HAYATINDAN KESİTLER:
Din bilgilerinde derin alim ve tasavvuf marifetlerinde kamil ve mükemmil olan kerâmetler, harikalar sahibi, Seyyid Abdülhakim efendinin yetiştirdiği selahiyyetli bir din adamıdır.
Son asrda yetişen İslam âlimlerinin en kıymetlisidir. Fen ilimlerinde de mütehassısdır. Müsteâr ismi “Sıddîk Gümüş”tür. Bazı kitablarında bu ismi kullanmıştır.
1929 dan 1943 senesine kadar Abdülhakim Arvasi hazretlerinden ders almış Arabi ve Farisi tercümeler yaparak gençliğe hizmet için çalışmıştır.
Hüseyin Hilmi Işık efendi, maddî ve mânevî, dünyevî ve uhrevî, bilhassa fen, tıp ve eczacılık ilimlerinde zamanın ileri gelenlerinden olduğu için, gerçek bir âlim idi. Her sözü ilme, fenne ve tecrübeye dayanan ve bu bilgilerini ve tecrübelerini dinin temel ve asıl miyarları ile karşılaştırıp, tartarak, söylediğinden, hikmet konuşan, yâni her sözünde dünyevi veya uhrevî faydalar bulunan, belki eşi bir daha çok zor bulunabilecek olan bir zât idi.
Binüçyüzyirmidokuz [1329] hicrî yılına rastlıyan bindokuzyüzonbir [1911] senesinde Mart ayının sekizinci günü, güzel bir bahâr sabâhı, İstanbulda, Eyyüb sultânda, Servi mahallesi, Vezîrtekke sokağı, Şifâ yokuşunda [1] numaralı evde tevellüd etdi. Babası Saîd efendi ve dedesi İbrâhîm pehlivan, Plevnenin Lofca kasabası, Tepova köyünden, annesi Âişe hanım ve annesinin babası Hüseyin ağa da, Lofca kasabasından idiler. Sâid efendi, doksanüç [hicrî 1295] Rus harbinde muhâcir olarak İstanbula gelmiş, Vezirtekkesinde yerleşip evlenmişdi. Harb ve Muhâcirlik sıkıntıları sebebi ile, hiçbir mektebe gidememiş, belediyyede kantar me’mûru olmuş, kırk seneden fazla bu vazîfeyi yapmışdı. İstanbulun büyük câmilerinde, meşhûr hocaların derslerine aralıksız devâm ederek din bilgilerinde çok derinleşmişdi. Vazîfesi îcâbı matematiğin dört işlemini zihn ile yapmakda o kadar mâhir olmuşdu ki, görenler şaşardı. Vezîr Tekkeyi, Safranbolulu Muhammed İzzet pâşa, 1210 [m. 1795] de sadr-ı a’zam olunca, Nakşibendî meşâyıhı için yapdırdı.
Hüseyin Hilmi Efendi beş yaşında, Eyyüb Câmii ile Bostan iskelesi arasındaki Mihri Şâh Sultân ilk mektebine başladı. Burada Kur’ân-ı kerîm’i hatm etti. 1924 senesinde aynı yerdeki Reşadiye Numune Mektebi’ni birincilikle bitirdi. O sene, Konya’dan İstanbul’a getirilmiş olan, Halıcıoğlu Askerî Lisesi giriş imtihânlarını pekiyi derece ile kazandığı gibi ikinci sınıfa da birincilikle geçti. Her sene takdîrler alarak 1929’da askerî liseyi birincilikle bitirdi ve askerî tıbbiyye mektebine seçildi.
Derslerindeki çalışkanlığı ve üstün istidadı hocalarının dikkatini çekiyordu. Lisede iken geometri hocası, her dersi verince Hüseyin Hilmi Efendiye tekrâr ettirirdi. Arkadaşları, “Sen anlatınca dahâ iyi anlıyoruz” derlerdi.
-devamı var-