Enver abim buyurdular ki;
İslâm Ahlâkı kitabında diyor ki, insanlar üç guruptur. Biri; ekmek, su gibi, hava gibidir, daima ihtiyaç duyulur. Bir kısım insanlar vardır; ilaç gibidir, ihtiyaç duyulduğu zaman lazım olur. Bir kısım insanlar vardır; hastalık gibidir. Allah muhafaza eylesin. Müslümân yol levhası gibidir. Yol levhası, sizi arzu ettiğiniz yere götürür. Yoksa, yol levhası sizi bir yere götürmeğe (götürmek için) mecbur değildir. Siz bakıyorsunuz, tercihinizi yapıp gidiyorsunuz. İşte niyet de öyle; iyi niyetle yaptığımız her iş bizim için sevabtır. Kötü niyetle yaptığımız her şey günâhtır. Niyetsiz yapılanlar da, ha var ha yok. Öyle bir şey olmaz zaten. Yani, senin niyetin ağzınla olmasa bile, mutlaka kalbinden bir istikameti vardır. Olmaz çünki başka türlü. Birisi bana sordu; nedir bu İhlâs Vakfının gayesi, maksadınız nedir? Dedim ki; yol levhası olmaktır. Ehl-i sünneti göstermek için, Allahü teâlânın razı olduğu istikameti göstermek için, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sevgisine, rızasına kavuşturmak için yol levhasıyız biz. Levhanın maddî değeri hiç önemli değil. Ama gösterdiği istikameti çok mühimdir. Dedim ki; biz şahsen fizikî olarak, isim olarak, cisim olarak, on para etmeyiz, bunu bilesiniz. Ama gösterdiğimiz yol ve istikamet çok kıymetlidir. Onun için, bu istikamete uyan, bu yol levhasının gösterdiği yere giden, Cennete gider. Tabii, yol levhası olmak çok kıymetli. Çünkü Cehenneme götüren, Cehennemin yolunu gösteren yol levhaları da çok. Hem de onlar pek çok. Ne kadar çok, tasavvur edemezsin.