Enver abim buyurdular ki;
Allahü teala bu din-i İslamı kime göndermiştir? Peygamberimize. Allahü teala her peygambere bir hususiyetinden dolayı din göndermiştir. Peygamber efendimize ‘aleyhissalatü vesselam’, ya Resulallah, size hangi hususiyetinizden dolayı bu din gelmiştir, diye sordular. Mübarek ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurdu ki; İsâr. İsâr nedir, ya Resulallah? İnsanın, ihtiyacı olduğu bir şeyi vermesidir. Fazlasını değil. İnsanın kendisinin muhtaç olduğu, ihtiyaç duyduğu şeyi, din kardeşine vermeye, isâr denir. Onun için, büyükler buyuruyor ki; Bari ömründe bir kere yap.. En sevdiğin, en ihtiyaç duyduğun bir şeyi din kardeşine ver de, bu sünnete uymuş ol. İşte İslamiyet, cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ tarafından getirilmiştir. Allahü teala bu din-i mübini iki maksatla göndermiştir. Bir, Onu tanımak için. İki, Ona nasıl ibadet edileceğini bildirmek için. Büyüklerimiz kendisini iki şekilde tanıtır. Allahü teala iki şekilde tanınır. Birincisi, âlimler yönüyle. İkincisi, evliyalar yönüyle. Âlimler; öğretir, anlatır, bildirir. Evliyalar; al, buyur ye, der. Âlimler baklavayı tarif eder. On cilt! Evliyalar, yedirir. İlimle öğrenilen İslamiyet, kaybolabilir, unutulabilir. Şeytan vesvese verebilir. Çünki nefsimiz asla hizaya gelmemiştir, aynı şekilde baş kaldırmaya devam edecektir. Ama tatlıyı yerse, şeytan ne kadar vesvese verirse versin, bu ne olursa olsun, ağzımda baklava var der, imanla gider. Dolayısıyla, bizim en büyük şansımız, Zülcenaheyn denilen, hem ilim tarafından, hem de tatlıyı yedirmek bakımından, mübarek Hocamıza rastlamamızdır. Vallahi, billahi çok şanslıyız. Böyle bir nimeti bedava vermezler. Bunun bedeli vardır. Nasıl bedeli vardır? Yerde yürüyen düşerse, bir şey olmaz. Damdan düşerse, biraz daha tehlikeli olur. Bu kadar büyük nimetlere kavuştuktan sonra, bu nimetin kıymetini bilmemek, onun hakkını ödememek.. Maazallah. Bir düşerse, parçası kalmaz. Allahü teala muhafaza eylesin. Bu imanın, bu itikadın, bu nimetin korunması, ancak ve yalnız arkadaşların birbirini sevmesi, kaynaşması ile mümkündür.
ali zeki osmanağaoğlu