Enver Abim buyurdular ki;
Bir şeyh varmış. Bir de sadık bir talebesi varmış. Talebesi zıplarken, oynarken, yüz metre derinliğindeki bir kuyuya düşmüş. Yani, kurtulması mümkün değil. Ben yandım, beni buradan kimse kurtaramaz derken, o mübarek zât karşısına gelmiş. Aman hocam, ben bittim, demiş. Hocası; kalkmayı öğrenmen için, düşmen lazım. Düşmeyen, kalkmasını öğrenemez, demiş. Hasretlik çekmeyen, kavuşmanın tadını anlayamaz. Ahırete gittiğimiz, Mübareklere kavuştuğumuz zaman, gör bak neler olacak! Çünki birgün buyurdular ki; Kardeşim, Efendi hazretlerini çok özledim. Kavuşacağım anı nasıl beklediğimi bilemezsiniz. Tabi kavuştuğum zaman da, Efendi hazretleri; Hilmi, dünyadan bize ne getirdin, diye soracak. Ben de; Efendim, arkamda çok güzel bir cemaat bıraktım. Onlar Ehl-i sünnettirler, onlar İslamiyeti yayıyorlar, diyeceğim, buyurdular.
ali zeki osmanağaoğlu