Enver abim buyurdular ki;
Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ buyuruyorlar ki; İşlerinizde hayrete düştüğünüz zaman, bunda hiç çıkış yolu yok artık diye tehlikeye düştüğünüz zaman, böyle bir hale geldiğiniz zaman, yardım isteyin. Min ehlil kubur. Gidin kabristana, o kabirde yatana deyin ki; Vaziyet çok kötü, ne olur, Allah rızası için bana dua et. Çünki, sen cenab-ı Hakkın sevdiği bir zâtsın. Ama hayal değil, gerçekten. Mübarekler buyurdular ki; Efendim, ruh Arşta, Cennettedir. Kabirde değildir. Kabirdeki, cesettir. Ceset çamurdan, topraktan yapıldı, toprak olmaya mahkumdur. Peki, biz niye kabirdeyiz? O kabirdeki ruha yakınlığımız artsın diye. Ruh, devamlı suretle içinde bulunduğu cesedi tanıdığı için, yani irtibatı olduğu için, o irtibat vasıtasıyla, biz, büyüklerin ruhlarından istifade ediyoruz. Mesela, kitaplarını okuyan veyahut da gömleğini giyen, takkesini kullanan, o irtibat vasıtasıyla o büyüklerden istifade eder. Bütün mesele, irtibatı kurabilmektir. Başka türlü kuramıyoruz, bir şeyle kurmamız icap ediyor. Ya O’nun kabrine gideceğiz, ya O’nu seven birine gideceğiz, ya O’nun çok sevdiği bir eve gideceğiz, çok sevdiği birini göreceğiz. Sırf irtibat kurmak için.
ali zeki osmanağaoğlu