Enver abim buyurdular ki;
Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurmuşlar ki; Küçük cihaddan çıktık, büyük cihada gidiyoruz. Bütün avam için büyük cihad, nefsiyle cihadıdır. Çünki, hepimizin nefsi azgındır. Dolayısıyla, insanın nefsiyle mücadelesi, er meydanında savaştan daha mühimdir. Fakat İmam-ı Rabbani hazretleri Mektubat’ta buyuruyorlar ki; Bu, Peygamberimiz için, Eshab-ı kiram için geçerli değildir. Çünki Onların nefsi, mutmain olmuş, kelime-i şehadet getirmiş, iman etmiştir. Onlar hangi nefsle uğraşacaklar? Ama küçük cihaddan çıktık, büyük cihada gidiyoruz, buyuruyor. Yani, bu savaşı kazandık, şimdi huylarımızı değiştirme savaşına gidiyoruz, buyuruluyor. Çünki, herkesin huyları vardır. İşte asıl büyük cihad budur. Çünki o karakter, insan ölünceye kadar devam eder. Eğer siz, aşırılıkları törpüler, birçok unsurları orta yere getirebilirseniz.. Çünki hadis-i şerif var. Sizin için her şeyin ortası hayırlıdır. İnsanın öfkesi vardır, hevesi vardır, bütün bunları törpüleye törpüleye, zikirle, ibadetle, ortaya getirebilirseniz, bu, büyük cihad kabul edilir. Mesela Mübarekler buyurdular ki; Kardeşim, bu o kadar zor, o kadar zordur ki. İnsanın unutacağı en son huysuzluk, emir vermektir. Baş olmak sevdası! Bir mübarek zât, nefsinin dediğini yapmamak için her gün gittiği camiyi, nerede diye konu komşuya soruyormuş. Birisi, ya amca, her gün gidiyorsun, demiş. Sana ne, cami nerede, demiş. Çok sevdiği birisi, hocam ne olur sırrını anlatın. Bu camiyi bizden daha iyi biliyorsunuz. Çok da rahat gidersiniz. Ama niye cami nerede diye soruyorsunuz, demiş. Nefsimin dediğini yapmamak, senin dediğini yapmak için, demiş. Bildiği halde, ben biliyorum dememek için!
ali zeki osmanağaoğlu