Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder.
O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
……….
Bazı yazıları yazmak zor oluyor.
Bu hafta, babam (Muammer dede) ile Hocamızın ve Enver abilerin hatıralarından bahsettik. (vefatının ikinci senesi bitti).
1979 senesindeki Ramezan-ı şerif ayında, Mübarek Hocamız ve Enver abiler, ailece babamın evine iftar için gelmişlerdi. Mübarek Hocamız, ceplerinde ne varsa hepsini orada bulunanlara hediye olarak verdiler. Sıra babama gelince, Hocamız buyurdular ki; “Muammer bey’e de sevgimizi verdik”. Bir büyük zâtın, seni sevdim demesi çok büyük bir nimetdir.
Enver abim birgün buyurdular ki; “Birisi bugün sordu ki: Efendim, ahirette şefaat için bir imkan verilirse, bize şefaat eder misiniz, dedi. Dedim ki; dünyâda bile ne istediniz de hayır dedim, orada hiç hayır denir mi?… Ben dedeyi yanıma alırım, dede! sen de beni alırmısın?.”.. buyurdular. (Sonra kime imkan verilirse, o diğerini alacak diye sözleştiler. Büyüklerin şakası da gerçektir inşallah).
Bir başka gün de buyurdular ki; “Arkadaş kalkmış fotoğraf çekmeye. Melekler o fotoğrafı çekti. Ahirette, dede bana bakarken, ben dedeye bakarken göreceğiz birbirimizi inşallah. Hepimiz beraber olacağız. İnşallah bu çatı altında bulunanlar, ahirette hep beraber olacağız. Cenab-ı Hak çok merhametli. Böyle kalabalık insanlar içerisinde sevdiği bir kişi olsa, onunla beraber olanların hepsini, iyisine kötüsüne bakmadan, eğrisine büğrüsüne bakmadan, hepsini Cennete koyuyor.”
Enver abim bir başka gün buyurdular ki; Muammer Dede’nin bir özelliği var. Hocamız Onu çok seviyordu. Hocamız Muammer Dede’yi kendine bir arkadaş kabul etmişti. Onunla dertleşirlerdi.
Enver abim bir başka zaman da buyurdular ki; Muammer dede çok temiz ve safdır. Hocamız ona “Hem kendisi mücâhid, hem de mücâhidler babası” derdi.
Bunlar imrenilecek ve ümitlenilecek haller tabii. Büyüklerin kalbine girmek, sevgisini kazanmak, ahiret sermayesi olarak pekçok kıymetlidir. Birgün Enver abim buyurdular ki; “Efendi hazretleri buyurmuşlar ki; Bir mü’min islamiyyetin tamamını öğrense, tamamı ile amel etse, bunun kurtulmak ihtimali vardır. Ama bir Allah adamına peki diyenin, bir Allah adamına rastlayanın, yaptığı kusurlara rağmen, kurtulmamak ihtimali yoktur”.
Babamın hatıra defteri, vefatından sonra geçti elimize, daha evvel hiç görmemiştik. Orada Hocamızı tarif ediyor, “O mübarek yüzü görünce ne kadar cahil olduğumu anladım” diyor. En son bitirirken de; “ne mutlu ki onların duasını alan kardeşlerimize, inşallah bu yazıları yazan aciz de sizlerle birlikte kevser suları başında orucumuzu iftar ederiz” diye yazdığı yazıları, bir gece sabaha karşı yazmış. Demek ki kalbinden öyle gelmiş.
Bir şiirde de diyor ki;
Bir an göremesem kalp gözü ile onları, anlıyorum karanlıkta yapayalnız kaldığımı.
Onları gördüğüm anda yararlı olmağı, karar verdim ellerinde âsa olmağı.
İşte Muammer dede, Hocamızın ve Enver abimizin âşığı idi. Tabii, kalb kalbe karşıdır.
İki yıl evvel vefat eden babamın arkasından Fatihalar okumanızı istirham ederiz efendim.
Enver abim bizim başımızda hem abimiz, hem babamız, hem hocamız hem rehberimiz, yol göstericimiz, herşeyimizdi.
Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı.
Onun gibi biri gelmesi, yerinin doldurulması mümkün değildir.
Hayat onunla güzeldi.
Fî emanillah.