Enver abim buyurdular ki;
Üftâde hazretleri bir kış günü talebelerine; canım taze üzüm istedi. Kim gidip bağdan taze üzüm getirecek, buyurmuşlar. Dışarıda kar varmış. Talebeler; bu kış günü karda üzüm olmaz ki, demişler. Aziz Mahmûd-i Hüdai hazretleri de, bunun bir hikmeti vardır, üzüm değil, hocamın sözü önemli diyerek, müsaade isteyip doğru bağa gitmiş. Asmanın üzerindeki karları açtığında, salkım salkım üzümleri görmüş. Bu, hocamın kerameti deyip, bir sepet üzüm toplamış. Yolda gelirken, bir kuyuya düşmüş. Hızır ‘aleyhisselam’ kuyudan çıkarmış, bir sepet üzümle dergaha gelmiş. Üftâde hazretleri, üzümleri yiyiniz, buyurup, talebelere vermişler ve benim canım taze üzüm istememişti. Baktım, siz acaba üzüme mi, sözüme mi inanıyorsunuz, buyurmuşlar. Diğer talebeler üzüme, Aziz Mahmûd-i Hüdai hazretleri, sözüne inandı. Kâdı Mahmud iken, Aziz Mahmûd-i Hüdai oldu.
Bize Mübarekler, bir gazetemiz olsun dediği zaman, biz, gazeteye değil, Mübareklerin
ali zeki osmanağaoğlu