Mübarekler hayattayken en son verdiğim raporda, kırkbeşbin kitap dağılmıştı. Halbuki şubat ayında yüzaltmışüçbin türkçe kitap satılmış. Mübareklerin vefatından sonra, himmet ve tasarrufları arttı. Evliyanın ruhu, dünya hayatındayken bedeninde hapistir. Vefatından sonra ruh, serbest kalır. Sağlığında, kınındaki kılınc gibi idi. Vefat edince, kınından çıkan kılınc gibi tasarrufu ve himmeti kat kat arttı. Mübarekleri rüyamda gördüm, kaç kitap sattınız, buyurdular. Beşyüzbin, dedim. Kim kaç adet sattı, bana liste halinde bildir, buyurdular. Ben de arkadaşlara; kim ne kadar satmış, onun listesini getirin, dedim. En baş sırada Darende abi vardı. Baktım, Darende ikiyüzseksensekizbin kitap satmış. Darende maşallah, yarıdan fazlasını sen satmışsın, dedim. Buradan şunu anlamak lazım. İnsan dünyadayken neyle meşgul ise, neyin delisi ise, neyle hemhâl olmuşsa, ahirette de meşguliyeti odur. Mübarekler rüyamda kitap satışlarını soruyorlar. Dünyadayken de öyle değil miydi? Darende dünyadayken bir kişiye daha nasıl kitap ulaştırırım, ama paralı ama parasız, nasıl kitap veririm, diye dertlenirdi. Hizmet delisiydi. Ahirette de kitaplarla meşgul. Hadis-i şerifte, bir kişiye deli denmedikçe, o kişinin imanı tamam olmaz, buyuruldu. Buradaki deli, hizmet delisi anlamındadır. Çünki, nefis kafir olduğu için, bu hizmete engel olur. İnsan nefsini ayaklar altına alıp, bir kişiyi daha Cehennem ateşinden kurtarmak için yola çıkarsa, kitap dağıtırsa, nefsi ona; sen delisin, der.
ali zeki osmanağaoğlu