Enver abim buyurdular ki;
Sonra bir yere gelmiş, ahali, bir kuyunun etrafında toplanmış. Burada ne var demiş. Başımız belada. Bu kuyu, bütün köyün suyunun toplandığı yer. Deli kuyuya girdi. Vanayı açmağa kimi göndersek onu öldürüyor. Kim girip vanayı açarsa bir küp altını ona vereceğiz demişler. Kaderde ne varsa o olur. Eğer kaderde burada öleceğim yazılıysa zaten öleceğim, yazılı değilse ölmiyeceğim. Ben gidiyorum demiş. İçeride deli, elinde bıçaklar, bir güzel kız, bir de kurbağa varmış. Deli, kızı kaçırıp, kuyuya atmış. Deli, sana bir şey soracağım. Cevabını bilirsen tamam, bilemezsen seni öldüreceğim demiş. Tüccar, söyle demiş. Bu kız mı güzel, bu kurbağa mı güzel demiş. Gönlün kimi severse o güzel demiş. Tamam, ben kurbağanın gözlerine âşığım. Herkes kız güzel diyor. Afv ettim seni demiş. Bir küp altını almış. Tam eve gelmiş, hanımının yanında genç bir erkek, burun buruna, göz göze konuşuyorlar. Bıçağı çekmiş; fakat acele etme, acele karar verme, demiş. Sonra bıçağı saklamış. Kadın bunu görünce; oğlum baban geldi demiş. Yirmi senedir görmediği oğlu imiş. Ne nasihat!
ali zeki osmanağaoğlu