Enver abim buyurdular ki;
Allahü tealanın verdiği nimet ne kadar büyükse şükrü de o kadar büyük olmalıdır. Çünki, eğer şükredilmezse, o nimetin kıymeti bilinmezse, Allahü teala; elinizden alırım, sonra da çok acı azap yaparım, buyuruyor. İşte, bu iman nimetinin şükrü, evvela namazdır. Namaz kılmayana hiçbir iş yaptıramazsın. Ne kadar sadaka verse, ne kadar hatim indirse, hiçbir sevap alamaz. Namaz bu kadar mühimdir. Bunu Efendi hazretleri şöyle açıklıyor; Namaz var hayat var, namaz yok hayat yok. Namazsız iman olmaz. Mü’min namaz kılmazsa imanı kalmayabilir. Onun için, evlatlarınıza, eşinize, dostunuza mutlaka namazı söyleyin. Çünki, Peygamber efendimize ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ geldiler, ya Resulallah, en efdal ibadet nedir diye sordular. Buyurdular ki; Kelime-i şehadet söylemektir, kelime-i tevhid getirmektir. Başka zaman geldiler, ya Resulallah, en efdal ibadet nedir, dediler. Allahü tealanın dinini yaymaktır, buyurdular. Başka zaman geldiler, Ya Resulallah, en efdal ibadet nedir, dediler. Namaz kılmaktır, buyurdular. Cenab-ı Peygamber her seferinde ayrı cevaplar vermiştir. Her ibadet kendi zamanına göredir. İslamiyetin unutulduğu bir zamanda onu anlatmak, onu yaymak, o zaman için en büyük ibadettir. Çünki, hadis-i şerif var, Ümmetim fesada uğradığı zaman bir sünnetimi yapan, anlatan yüz şehid sevabı alır. Mübarekler; yüz defa Viyana kapılarına gidip yüz defa şehid olmak gibidir efendim, buyurdular. Bu, bir sünnettir. Ya vacip, ya farz olsa! Mübarekler, hele bir de iman anlatılıyorsa, kaç yüz eder, buyurdular. Kimse ahirette, Allah bana imkan vermedi diyemez. Her şeye o kadar para veriyorsun, üç – beş lira bir kitaba verirsin. Her şey ortada. Onu isteyenler kapıyorlar. Mübarekler ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Eğer bir yerde Allahü tealanın dinine hizmet varsa, bu, üç şekilde olur. Birincisi, beden ile olur. İkincisi, mal ile olur. Üçüncüsü, dua ile olur. Ya Rabbi, sen, bu dine hizmet edenleri muvaffak eyle, diye dua eder.
ali zeki osmanağaoğlu