Enver abim buyurdular ki;
Bir kış günü evde, aşağıda hep beraber oturuyoruz, soba yanıyor. Mübarekler buyurdular ki; Kapağını açın, kömürler yandı mı bir bakın. Yanmışsa kapağı tam kapatmayın, hafif kısıp açın. Neden? Uzun süre yansın, kömürler hemen bitmesin. İsraf haram. Peki efendim, dedim. Kapağı açtım, öyle donakaldım. Hanımanne baktı, Mübarekler baktı.. Mübarekler, ne oldu kardeşim, buyurdular. Efendim, Allah muhafaza etsin, insan şuraya elini soksa çıkarsa, yetmiş bin cilt kitap okumaya bedel, dedim. Mübarekler; Kardeşim, bu ateş ki, dünyaya yetmiş defa yıkanarak geldi, buyurdular…
Birgün dışarıda yağmur yağıyordu. Mübarekler buyurdular ki; Efendim, rahmet yağıyor. Sonra; Efendim, buraya da rahmet yağıyor, buyurdular. Çünki, Silsile-i âliyyeyi okurken, sonunda, salihleri söyleyince, yağar rahmet-i ilahi, diyoruz. O rahmet, yağmurdur; buradaki rahmet de, afv ve mağfirettir. Büyüklerin isimlerinin anıldığı yerde ruhları hazır olur. Nasibi olan, müsait olan, istifade eder. Müsait olmayandan geçer gider. Aynı, bir kabın açık olması, az açık olması veya ters olması gibi. Bu kabın açık olmasının birinci şartı; sevgi, muhabbet ve itaattir.
ali zeki osmanağaoğlu