Enver abim buyurdular ki;
Birgün Mübareklere; Efendim, ahirette işiniz çok zor, dedim. Allah Allah neden o kardeşim buyurdular. Hadi biz neyse, sizin yanınızdan ayrılmayız inşallah; ama Afrika’dan, başka yerlerden, sizi bilmeyen binlerce, onbinlerce insan, bu, Hüseyin Hilmi Işık diye peşinizden koşacak dedim. Hocamız; Ben onun kolayını buldum kardeşim. Efendi hazretlerinin arkasına saklanacağım, her şey bu, aradığınız zat bu zat diyeceğim, buyurdular. Kim ne kadar kendinden bahsedilmesini isterse; o, o kadar zarara uğrar.
Hocamız buyurdular ki; Bir gün Efendi hazretlerine gittim, uzun bir rüya anlattım. Uzun ama! Efendim çok uzun bir rüya, birkaç saat sürdü. Efendi hazretleri buyurmuşlar ki; Allah Allah, Hilmi, bu rüya kaç saat sürdü? Bir veya birkaç saniye… Efendim, mü’min kabre girdiği zaman, orada gözünü açacaklar. Mahşere gidecek, diyecek ki; Kaç gün, kaç saat, kaç dakika ne kadar kaldım burada? Binlerce, onbinlerce sene yatacak, uyandığı zaman rüya gibi birkaç dakika gibi gelecek. Kesinlikle hiç anlayamayacak. Nasıl rüyada o zaman dilimi genişliyor; ama gerçekte o çok kısadır. İşte, kabir hayatı da öyledir. Mü’minlere böyle olacaktır ki, anlamayacaklardır.
ali zeki osmanağaoğlu