Enver abim buyurdular ki;
Bir mü’minin imanının kemalde olması, yani tam olması, üç şarta bağlıdır. Kimde bu üç şart varsa, cenab-ı Hakka hamd etsin, ya Rabbi, sana nasıl hamd edeyim, nasıl şükr edeyim, desin. Bir, hanımıyla iyi geçinir. Zaten işin yüzde ellisi gitti. Bir Allah kulu; kul hakkından korkun. O da bir insan. Ahirette en zor hesap, kul hakkıdır. Kedinin hakkı bile var, hiç hanımın hakkı olmaz olur mu? İki, fakirlerin sohbetinden hoşlanır, zenginlerin değil. Ama bu, dilenci değil tabi. Yani, hali vakti normal. İşte bizim arkadaşlarımızın biraz da hali bu. Bunlarla sohbet etmeye bayılır. Üç, kim onun yanında yardımcısıysa, yardımcılarıyla, hizmetçileriyle oturur, onlarla beraber bağdaşını kurar, soğanı kırar, rahat rahat yemek yer. Sen bilmem nesin, ben bilmem neyim. Sen nesin? Bir damla suydun, bu hale geldin. Sen kendin mi geldin? Seni bu hale getiren yüce Allaha şükürler olsun. Onun için, zerre kadar değmez. İnsan daima, mezara girdiği zaman başına gelecekleri düşünse, zaten her şeyinden vazgeçer. Köstebekler, fareler geldiği zaman, Allah korusun, paramparça edecekler.