Enver abiler buyurdular ki;
Biz Hindistan’dan döndük, Mübarekler kapıyı açtılar. Kapıda; selamün aleyküm, aleyküm selam. Buyurdular ki; Hindistan’da gök ne renk? Mavi efendim, dedim. Buyurdular ki; Ya kardeşim, burada da mavi. Dünyanın neresine giderseniz gidin, gökün rengi mavidir. Eğer sevginiz varsa, sevginin sınırı yoktur, her zaman bizimle berabersiniz. Sevginiz, irtibatınız, bağlılığınız yoksa, burnumuzun dibinde olsanız, yoksunuz. Nereye giderseniz gidin, bir koltuğunuzun altında İlmihâl, bir koltuğunuzun altında Mektûbât varsa, daima Onlarla berabersiniz. Mesela, Allah şefaatlerine nail eylesin, bir gün Mübarekler anlattılar; Bir gün Efendi hazretlerine gittim. Efendi hazretleri buyurdular ki; Hilmi, ben bu gece hastalandım, çok hasta oldum. Ama ilaç başımın ucundaydı. Mektûbâtı aldım, göğsüme koydum, böyle yattım, sabaha kadar hiçbir şeyim kalmadı. Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye var, Mektûbât var. Başın mı ağrıyor, koy başının altına. Kolun çok ağrıyor, kolunun üzerine koy. Arada bir öp, Mektûbât bu. Yani, ottan, şuradan buradan yapılan ilaçlara ehlen ve sehlen, Mektûbâtı taşa koysan, taş erir. Yeter ki, içimizde o inanç olsun. Sakın ha, biz sahipsiz değiliz. Allahü teala ezelde bizi sahipli kıldı. Eğer sahipsiz kılsaydı, burada ne işimiz vardı? İşte, sahipli olmanın bereketi, bunlara kavuşmaktır. Allah hepimize din ve dünya iyilikleri versin. Selamet-i dareyn versin.