Bir Ramazan-ı şerif günü, iftar yemeğinden sonra;
Enver abiler buyurdular ki;
Yedik, içtik, bunlar hayal oldu. Allah ömür verirse, bir dahaki Ramazan’da ya varız ya yokuz. Vallahi bunu söylemek istemezdim ama biraz önce elimi yıkadım. Sübhanallah, dikkat etmemişim şimdiye kadar, bir de baktım, Allah Allah, saçımın üstünde beyaz kıllar başlamış, beyazlamış yani. Mücahit düzeltti işi; baba, saçında değil, aynadan o dedi. Doğru… Laf lafı açtı.
Sübhanallah, cenab-ı Hak hepimizin günahlarını afv ve mağfiret etsin. Son nefeste imanla ölmek nasip eylesin. Allah bu vasıtadan ayırmasın. Bu hizmetler var ya, ahirette belli olacak. Şimdi dünyada anlaşılmaz bu iş. Ahirette belli olacak. Allah’ın kullarına iyilik etmek, Allah’ın kullarına hizmet etmek, onlara faydalı olmak, çok güzel bir iş. Bugün okudum, İmam-ı Rabbani Hazretleri bir mektub yazmış, mübarek buyuruyor ki; kurtulmak, iki şarta bağlıdır. Kurtulmak iki esasa bağlıdır. Hadis-i şerif bu. Peygamberimiz’in hadis-i şerif’ini açıklıyor. Resulullah Efendimiz “aleyhissalatü vesselam” o hadis-i şeriflerinde buyuruyorlar ki :‘Et-tazimü bi emrillah veş-şefakati bi halkillah.’ “Allah’ın emirlerine, yasaklarına tazim edin, O’nun kullarına merhamet edin, acıyın, şefkatli olun.’ Herkese acıyın… Merhamet güzel bir şey. Kim merhamet ederse, cenab-ı Hak ona merhamet eder. Kim Allahü tealanın kullarına acırsa Allah da ona acır. Kim kullarına zulmederse onun işi zor…