Enver abiler bir Ramazan-ı şerif günü buyurdular ki;
Bir iftar yemeğinden sonra:
Allahü teala kabul etsin. Afiyet, şifa olsun. İnşallah ahirette de beraber oluruz. Elhamdülillah, Kadir Gecesi geliyor. Ramezân-ı şerif geliyor dedik, geldi ve gidiyor. Kadir Gecesi, yalnız bu ümmete mahsus olarak, Allahü tealanın bir lütfu ve ihsanıdır. Bundan önceki ümmetlerde yoktu. Hatta Ramezân-ı şerif de öyle. Otuz gün oruç da yoktu. Hazret-i Ali ‘radıyallahü anh’ öyle buyuruyor; Eğer Allahü teala bu ümmet-i Muhammedi afv etmek istemeseydi, Ramezân-ı şerifi vermezdi. Yani, ne kadar büyük ki, Ramezân-ı şerifin bu ümmete mahsus olduğunu, afv ve mağfiret ayı olduğunu buyuruyor.
Allah izin verirse, Kadir gecesini tesit etmenin, -bir geceyi kutlamanın diyorlar şimdi-, çok yolları var, çok çeşitleri var. Herkes, içindeki hisleri, duyguları dökecek. Fakat bizim mezhebimizde, yani Hanefi mezhebinde, bir geceyi en iyi ihya etmenin, en iyi ama, ihya etmenin yolu; 1- İlim öğrenmektir, yani kitap okumakdır, yani sohbet etmektir. 2 – Günah işlememektir. Onun için bu kıymetli gece bir fırsattır, onu iyi kollamak lazım.