Sahurda Hocamız’dan işittim, buyurdular ki; Zerre kadar iyilik yapan bunun karşılığını görecektir, zerre kadar kötülük yapan bunun karşılığını görecektir. Bir başka ayet-i kerime’de Allahü teala; ‘Haşa, Allah kullarına zulmetmez, buyuruyor. Hangi baba, hangi anne evladına zulmeder? Olmaz öyle şey. Hangi hayvan kendi yavrusuna zulmeder ? Olmaz öyle şey. Allahü teala bizi yoktan var etti, en güzel sûrette yarattı. Cenab-ı Hak buyuruyor ki :‘Yeri, göğü ne varsa, içindeki hepsini sizin istifadeniz için yarattım.’ Ay, güneş, yıldızlar neyse; ne varsa yerin altında veya üstünde, kainatı, hepsinin faidesini, istifadesini sizin için yarattım. Benim ihtiyacım yok ki, buyuruyor. Yaratılan bütün neticelerden, neticede bütün varlıklar istifade etmektedir ve sizi de kendim için yarattım diyor cenab-ı Hak. Yani, beni Allah bilesiniz diye yarattım, buyuruyor. Bu kadar nimetleri yiyip, istifade edip, ondan sonra da bu Yüce Allah’a bir teşekkür etmemek, olacak iş değil. Bu, insanlık icabıdır. Bir arkadaşa Enver Abi bir şey veriyor, o da teşekkür ediyor. Lazım da. Teşekkür lazım, hatta o kadar lazım ki, bir hadis-i şerif’te Peygamber Efendimiz “aleyhissalatü vesselam” buyuruyorlar ki; ‘Men lem yeşkürün-nase lem yeşkürullah.’ Eğer size iyilik edene teşekkür etmezseniz Allah’a şükretmemiş olursunuz. Yani, cenab-ı Hak’ka da şükretmek için; evvela nimetin maddi veya manevi, kavuştuğumuz nimetlerin kimler tarafından geldiğini bilip, onlara teşekkür etmemiz lazım.Teşekkür nedir ? Teşekkür, kalben, ihlasla ona teşekkür etmek; fakat esas nimetleri veren Allahü tealaya da ibadet etmektir. Onun verdiği nimetleri onun emrettiği yerde kullanmaktır. Bunu Hocamız’dan yirmi sene evvel işitmiştik.
Âb-ı Hayat – 1569
1993 senesinde bir Ramazan-ı şerif günü, iftar yemeğinden sonra,
Enver abiler buyurdular ki;