Enver abiler buyurdular ki;
İnsan tesadüfen dünyaya gelmemiştir. Allahü azimüşşân buyuruyor ki; Hiçbir şeyi abes olarak yaratmadım. Yani, hiçbir şeyi gelişigüzel, rastgele yaratmadım. Hepsinin bir sebebi vardır. Yerde ve gökte ne varsa, sizin istifadenize sundum; ama sizi de kendime ayırdım. Bana ibadet edin, beni Allah bilin, verdiğim nimetleri sayın, dökün, sıkı sık bahs edin. Bir gaflete gelip de beni unutmayın. Çünki ben sizi beni hatırlayın diye yarattım. Çünki, sizden başka hiçbir canlıya bu hakkı, bu sanatı vermedim. Yalnız insan beni anabilir, yalnız insan beni zikr edebilir. Bütün kainat Allahü tealayı zikr ediyor; ama şuursuz bir şekilde. Şuurlu olarak yapmaya, marifet denir. Allahü tealayı şuurlu olarak anan, hatırlayan, yalnız insandır. Dolayısıyla, Allahü teala insana çok çok büyük değer ve kıymet vermiştir. Bu kıymet ve değeri de, değersiz gayelerle, değersiz kelimelerle zayi etmemek lazımdır. İnsanın her zerresi, bir maksatla yaratılmıştır. Bütün bu maksatlar bir araya gelip, cenab-ı Hakka ibadet yapmak, Onu anmak için yaratılmıştır. Bu gayeyle yaşayanlar dünyada rahat eder, ahirette Cennete gider. Gayesiz yaşayanlar, hele hele çirkin yaşayanlar, yarın ahirette ne bahane bulacaklar? Allahü teala buyuruyor ki; Dünyada kiminle beraberseniz, ahirette de onunla beraber olacaksınız. Herkes kendi sevdiğiyle beraber olacaktır, o zaman hiçbir karışıklık, hiçbir yanlış olmayacaktır. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ öyle buyuruyor; El mer’ü mea men ehabbe. Herkes sevdiğiyle beraber olacaktır. Netice: Allahü teala afv etsin. Ben hepinizi seviyorum, sizinle beraber olmak istiyorum.