Enver abiler buyurdular ki;
İmam-ı Rabbani hazretleri ‘kuddise sirruh’ buyuruyorlar ki; Allahü teala bir kuluna iki şeyi vermişse, ona her şeyi vermiştir. Birincisi, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadı. İkincisi, ilim öğrendiği kimsenin Allah adamı olması. Allah adamı olmak çok zordur. Padişaha yazdıkları bir başka mektuplarında yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyorlar ki; Bütün vaazların, bütün nasihatlerin özü, Allah adamlarıyla beraber olmaktır. Çünki, bu dünyada kim ile beraber olunursa, kim sevilirse, ahirette de onunla beraber olunacaktır. Peygamberimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; Kişi sevdiği ile beraberdir. El mer’ü mea men ehabbe. Allah korusun, bir Allah düşmanına muhabbet beslersen, onunla beraber olursun. Bir Allah dostuna muhabbet beslersen, onunla beraber Cenette olursun. Ben bu arkadaşlarla beraber olmak istiyorum..
“Mevlânâ Halid Hazretleri buyuruyor ki: “Yaşlı bir kadın varmış. Kapı kapı dolaşır Allah rızası için bir şey verin dermiş. Başkaları da ona bir şey vermez Allah versin derlermiş. O da geri döner gidermiş. Birgün bu kadıncağız vefat etmiş. Sual melekleri gelmişler, ne getirdin demişler. Kadıncağız; “ben kapı kapı herkesi dolaştım, hiç kimse bana bir şey vermedi. Allah versin dediler. Onun için ben hiçbirşey getirmedim. Allah’dan istemeğe geldim” demiş. “Ben Allah’a ne getireyim ki herkes Allah versin dedi. Ben de Allah’tan istemeğe geldim” demiş.