Enver abiler buyurdular ki;
Abdullah ibni Mübarek “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin zamanında, yani Tabiin zamanında, birisi vefat etmiş. Kabre götürmüşler, kocaman bir yılan çıkmış. Daha o zaman! Abdullah ibni Mübarek hazretlerinin oğlu Abdullah, oranın kadısı, en saygın kişisiymiş. Kendisine gelmişler, filan kişi öldü; fakat kabri kazdık, içinden yılan çıktı, demişler. Bir tane daha kazın, demiş. Yedi tane kabir kazmışlar, hepsinden yılan çıkmış. Efendim, yedi oldu, demişler. Artık gerek yok. Bu, onun ameli.. Ameli ne hale geldi, demiş. Yılanın olduğu yere gömmüşler. Allah korusun. Rüyamda görsem, korkumdan ölürüm. Ya namazından, ya zekatından, ya yalanından, ya haramından.. Bir şey var. Yaparsan, sana böyle yaparlar diye, Allahü teala sevdiklerine gösterir. Yoksa, her göz onları göremez. O zaman ki insanların kalp gözü açık, cenab-ı Hak gösteriyor. Haram, ateştir. Bu, Allahın indinde kaidedir. İster delilli haramlar olsun, ister haram kazanç olsun, haram, yani cenab-ı Hakkın yasak ettiği bir şey neyse, büyükler buyuruyorlar ki; Bu, ateştir. İnsan elini ateşe koyabilir mi? İnsan akrebi tutabilir mi? İnsan yılanla arkadaş olabilir mi? Olmaz böyle şey!