Enver abiler buyurdular ki;
Mübareklerle Bursa’ya gitmiştik. Bir müddet sonra mübarekler, benim işlerim var, İstanbul’a döneceğim dediler. Onlar döndüler, daha sonra da ben döndüm, hanımlar orada kaldılar. Eve gelince, mübarekleri elinde Mektubat’ı okurken gördüm. Buyurdular ki, bakın kardeşim, bu, Mektûbat kitabıdır. Bu Mektûbat üç cild olarak İmam-ı Rabbani hazretlerinindir. Ayrıca üç cild de Mehmet Masum hazretlerinindir. Efendi hazretleri “kuddise sirruh”, telif olarak; “Kur’an-ı kerimden ve Buhariyi şeriften sonra böyle bir eser yazılmamıştır” buyurmuşlardı. Mübarekler, şimdi size bu altı cilt Mektûbat’ın hülasası, özeti olarak iki cümle söyleyeceğim. Bu iki cümle bütün Mektûbat’ın tamamıdır, buyurdular. Birinci cümle; Allahü tealanın dinine bağlanmaktır. Yani, Peygamber Efendimizin “aleyhissalatü vesselam” bildirdiği İslamiyeti öğrenmek ve yapmaktır. Yani kısaca “şeriat-ı Muhammediyeye imtisal”, dine tâbi olmak, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadında olmaktır. İkincisi; “şeyhi muktedaya muhabbet” yani, tâbi olduğunuz, sevdiğiniz güvendiğiniz, izinden gittiğiniz hocanıza muhabbettir. Efendim, din bir bütündür, onun aslı, hayatı da sevmektir. Sevgi olmazsa dini anlatmak, onu yaptırmak zordur, buyurdular.