2008 senesi, ekim ayının 17′ si …
Enver abim, huzurpınarına hizmet eden arkadaşlarımızı Sarıyer’e davet etmişlerdi.
O gün Enver abim buyurdu ki;
-1-
Ali’den çok dua geliyor. Okuyunca çok seviniyorum. Ali, huzurpınarının kaç abonesi oldu, size çok dua ediyorum. Huzurpınarı çok güzel, çok hizmet ediyor. Hizmetlerinizden memnunum.
Dine hizmet ya güç ile, ya para ile olur. Osmanlı zamanında güç ile olurdu. Şimdi mecburen para ile hizmet ediliyor.
İyilerin düşmanı çok olur. Hased edenler de çok olur, bazı şeylere kulağınızı kapayın. Bizim işimiz insanlar kurtulsun diye uğraşmak, ahiretde yanmasınlar diye uğraşmak. Dinimizin yayılması için çalışanlar, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” vârisleridir. Allahü teala sevdiği işi sevdiklerine yaptırır, sevmediği işi sevmediklerine yaptırır. Allahü tealanın en sevdiği iş, dinimize hizmet etmektir. Kim dîne hizmet ederse din ona sahip çıkar. Dîne hizmet eden aziz olur. Ölürken şehid olarak ölür. Emr-i maruf sevabı, harp meydanında gazaya verilen sevabdan daha fazladır. Bu zamanda fitne çıkarmadan hizmet edebilmek çok mühimdir. Kibir ve ucba da dikkat etmek gerekir.
Peygamber efendimiz ‘aleyhissalatü vesselam’, küçük günahtan sakınıp, büyük günaha düşmenizden korkarım, buyuruyor. Ucubdan çok sakının. Ucub, biz bu günahı yapmıyoruz, demektir.
Öyle insan vardır ki, cennete bir adım kala, öyle bir iş yapar, cehenneme gider. Öyle insan vardır ki, cehenneme bir adım kala, güzel bir işinden dolayı cennete gider. Son nefese kadar hem korkulur, hem ümitli olunur. İnsanın en büyük düşmanı, nefsidir. Şeytan nefsin yanında hiç kalır. Şeytan iki mü’minin arasına giremez. Fakat münakaşa, dedikodu ederlerse, girer. Fakat nefis senelerce bekler, bir hata görürse, saldırıp vurur. Neyse ki sahipsiz değiliz.
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu