Enver abim Sarıyer’de yatsı namazına davet ettiklerinde, buyurdular ki;
-3-
Allahü teala bütün kainatı insanlar için yarattı. Hatta okyanusların onbin metre altında, hiç alakasız gibi olan şeyler bile, dolaylı yollardan insanlara hizmet etmektedir. Peki, insanları niçin yarattı? Kendine kul olarak ibadet etsinler diye yarattı. Allahü tealaya şükürler olsun ki, bizi insan olarak yarattı. Bunun için ne kadar hamd etsek azdır. İnsana eşref-i mahlûkat denmiştir. Yaratılmışların en şereflisi, demektir. Peki neden yaratılmışların en şereflisi? Çünki onda diğer mahlûklarda bulunmayan on haslet vardır. Beşi madde, beşi mânâ ile alakalıdır. Bu on hususiyetin bir özelliği vardır, o da hepsinin birbirleriyle zıt olmasıdır. Bu zıtlıkların toplandığı başka bir mahluk yoktur. İnsanların büyük çoğunluğunun inançları çok bozuktur. Hayvana, canlı ve cansız birçok acayip şeylere tapınan o kadar insan var ki, Allah korusun. Elhamdülillah, bizi müslümanların içinde eyledi. İslamiyyet gelmeden önce insanlar sapıtınca, başlarına toplu cezalar geliyordu. Mesela Lut kavmi bozuk, yanlış yollara sapınca, peygamberleri dinlemez olunca, önce gökyüzünde beyaz bulutlar oluştu. Sonra bunlar Lut kavminin üzerine yağdı. Hepsi birlikte helak oldular. Lut gölünün kenarına gitmiştim, kara kara taşlar vardı. Yine Pompeide insanlar kimi yemek yerken, kimi yatarken, kimi bilmem ne durumdayken öyle taşlaşmış olarak kalmışlar. Ne ibretler var! Yalnız bu ümmete mahsus bir durum, o Habibullah hürmetine, dünyada cezaları hemen verilmiyor, belki tövbe ederler diye son nefese kadar tehir ediliyor, geciktiriliyor. Ne büyük seadet!
-devamı var-