2008 senesi, ekim ayının 19’u …
Enver abim Sarıyer’de yatsı namazına davet ettiklerinde, buyurdular ki;
Enver abim Sarıyer’de yatsı namazına davet ettiklerinde, buyurdular ki;
-6-
Birgün Osman abilere gitmiştik. Sarıyerde mütevazi bir yeri vardı. Oraya Mübarekleri davet etmişti. Kalktık, birlikte gittik. Osman abi komşusuna, mühim bir misafirim gelecek, haftanın bütün günleri sizin olsun, hiç olmazsa o gün ve gece rahatsız edecek bir şey yapmayın, diye sıkı sıkıya tenbih etmiş. O akşam oturuyorduk, bulunduğumuz yerin de dış dünyaya açılan tek bir cephesi var. Biraz sonra, gır gır, bir gürültü başladı, fazla zaman geçmedi envâ-i türlü çamaşırlardan oluşan bir ip önümüzü tamamen kapatıverdi. Osman abi kızardı, bozardı, rengi soldu, bembeyaz oldu. Tabii fevkalade üzüldü. Hemen kalktı dışarı çıktı. Belli ki o adamlara bir şeyler diyecekti. Mübarekler onu al, gel diye, peşinden hemen beni gönderdiler, gittim kolundan tutup zar zor getirdim. Hâlâ öfkesinden tir tir titriyordu. Mübarekler buyurdular ki: “Ya kardeşim, biz de arkamızı döner sohbet ederiz. Sonra bu çamaşırların dinimize bir zararı var mı?” Cevabını da kendileri verdiler; Elbette yok. Ya neye zararı var? Nefsimize. Nefsler kâfir olarak yaratılmıştır. Bütün dinler ve islamiyyet, işte bu kâfir olan nefsi tanıtmak ve tedbir almak için gönderilmiştir. Bu kadar peygamber, hep bunun tehlikelerini ve ona karşı alabileceğimiz tedbirleri söylemişlerdir. Bu yolda giden Allah adamları da, hep aynı şeyi anlatmıştır. Nefsimizin hoşuna giden şeyleri yapmamak, gitmeyenleri de yapmak lazımdır, buyurdular. Fazla zaman geçmeden yine bir gürültü koptu, baktık aynı çamaşırlar gerisin geri çekildi. Yine önümüz açıldı ve sohbet devam etti. Peki Osman abi gidip o adama bir şeyler deseydi.. O da ona.. Hiç hoş olur muydu? Sen neticeye bak. Kimse incinmeden, maksat en güzel şekliyle hâsıl oldu.
NOT: Bahsi geçen ev ve pencere üstteki resimdir.
-devamı var-
NOT: Bahsi geçen ev ve pencere üstteki resimdir.
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu