Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cum’a gününü tebrik ederiz, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder.
O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir…
…………
Sene 1987… Şubat ayı.
Enver abim burun ameliyatı olmuştu.
Hastaneden eve geldikleri gün, bizim evde hazırlanan yemekleri bir tepsi içinde Enver abimlere götürdüm.
Niyetim sadece, geçmiş olsun ziyareti olup, elimdekileri kapıdan bırakmak idi, içeriye girmeyi düşünmemiştim.
Yolda giderken akşam ezanı okunuyordu.
Kapıyı rahmetli hanımannemiz açtılar ve “Enver abin namaz kılıyor, biraz bekleyin, sizi içeriye alsın” buyurdular.
Tabii pekçok sevindim.
Biraz sonra Enver abim kapıya geldi ve giriş kattaki oturma odasına beni aldı.
O gün ameliyat olduğundan yüzünün çoğu yerinde sargılar vardı.
Soba yanıyor ve yanında seccade serili idi.
Namaz kıldın mı buyurdular.
Evvela namazını kıl, oturalım buyurdular.
Benim namazım bittiğinde, dua ederken, Enver abimin de tekrar yere oturup ellerini açıp duaya iştirak ettiklerini görünce çok şaşırdım. Mütevaziliğini bildiğim halde, tevazunun bu şekline tekrar şahid oldum.
Sonra otururken, bana mektubatdan birkaç mektub okuttular.
Bir ara, bugün ne rüyaları gördün buyurdular.
Peygamber efendimiz ile ilgili birkaç rüya anlattım.
Enver abim buyurdular ki; “Senin hacca gitmen lazım, hazırlan, bu sene gideceksin”.
Tabii hiç beklemediğim bir söz idi. Şaşkınlıkla “efendim hocamızdan nasıl izin alacağız” dedim.
Enver abim o kadar merhametli idi ki; “Ben sana izin alırım, birkaç gün sonra neticeyi bana sor” buyurdular.
Birkaç gün sonra, hanımannem vasıtasıyla izin alındığını öğrenerek çok sevindim.
Hac zamanına kadar mübarek hocamız bizi zaman zaman evlerine çağırıp, nasıl hac yapacağımızı, orada nasıl davranacağımızı anlattılar. O sene arkadaşlarımızdan kimlerin hacca gittiğini bize sordular, diğer abilerimize de bazı nasihatlar gönderdiler. O sene hastalarımın arasında müftülükte yetkili bir zat vardı. Onun vasıtasıyla, o sene hacca giden arkadaşlarımızı aynı kafilede bir araya getirtmiştik.
Velhasıl hacca gitmeme de Enver abim vesile olmuştu.
Enver abim zülcenaheyn bir zâttı. Hocamız ile aramızda her konuda vasıta olurdu. Enver abim olmasaydı insanlar hocamızı tanıyamazdı, anlayamazdı…
Enver abim, ömrü boyunca insanlar yanmasın diye, dünyada ve ahirette insanlar huzurlu olsun diye uğraştı.
Enver abimizi her insan elinde olmadan, farkında olmadan severdi. Tabii bu sevgi, Onun kalbinden gelen sevginin yansımasıdır. Enver abimin kalbinde anlaşılamaz bir mıknatıs vardı,.. öyle ki; insanlar O’na doğru kuvvetle çekildiğini farkederlerdi.
Enver abimde silsile-i âliyyenin kokusu vardı. İnsanlar onu görebilmek için yarışırlardı.
…….. devamı haftaya inşallah.
Hava gibi, ekmek, su gibi her zaman ihtiyaç duyulan bir insandı.
Onun gibi biri gelmesi, yerinin doldurulması mümkün değildir.
Hayat onunla güzeldi.
Fî emanillah.