-HAYATINDAN KESİTLER-
İlme hizmetleri:
-2-
Buyurmuşlardı ki;
“En büyük günah, dini parayla satmaktır. Din kitabından para kazanmaktır. Bu kadar kitap basılıyor, satılıyor, kitab hizmetlerinden benim cebime on para girmemiştir. Hatta kendi kitaplarımı bile parayla satın alırım.
Dinimize ait bir meseleyi öğreten veya öğretilmesine sebep olan, yüz umre sevabı alır. Bir İslam Ahlakı, bir Nemâz Kitabı içinde dine ait yüzlerce mes’ele var.
Bir talebe dinini öğrenmek için, hatta dininden bir mesele öğrenmek için evinden çıksa, dinini öğreneceği zatın evine gidinceye kadar, (bu şerefli kul benim üstüme bassın diye), o yola melekler kanatlarını döşer. Bu iltifat, bu sevab, dinini öğrenmek için giden kişiye verilmektedir. Ya öğretmek için giderse,.. yani birine bir kitab verirse, veya kitab verilmesine sebeb olursa, yani birisi onun elinden dinini öğrenirse ona verilen sevab daha fazla olacaktır. Gökteki kuşlar, karadaki hayvanlar, denizdeki balıklar bunun için (afvet bu kulunu diye) istiğfar ederler. Bizim dinimizin iki esası vardır; biri öğrenmek diğeri öğretmekdir. Dinimizin en büyük düşmanı cehalettir. Onun için nerede ilim varsa din oradadır, nerede din varsa ilim oradadır. İlimsiz din olmaz. Onun için ilim öğrenmek çok büyük ibadettir, çok büyük sevabtır. Herhangi bir insana bir iyilik etmek, gökten lamba olarak yere inse, bu iyilikten hasıl olan nur o kadar parlaktır ki; Güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet ile bir insanın hidayetine sebeb olunursa kıymeti hiç ölçülemez.
“En büyük günah, dini parayla satmaktır. Din kitabından para kazanmaktır. Bu kadar kitap basılıyor, satılıyor, kitab hizmetlerinden benim cebime on para girmemiştir. Hatta kendi kitaplarımı bile parayla satın alırım.
Dinimize ait bir meseleyi öğreten veya öğretilmesine sebep olan, yüz umre sevabı alır. Bir İslam Ahlakı, bir Nemâz Kitabı içinde dine ait yüzlerce mes’ele var.
Bir talebe dinini öğrenmek için, hatta dininden bir mesele öğrenmek için evinden çıksa, dinini öğreneceği zatın evine gidinceye kadar, (bu şerefli kul benim üstüme bassın diye), o yola melekler kanatlarını döşer. Bu iltifat, bu sevab, dinini öğrenmek için giden kişiye verilmektedir. Ya öğretmek için giderse,.. yani birine bir kitab verirse, veya kitab verilmesine sebeb olursa, yani birisi onun elinden dinini öğrenirse ona verilen sevab daha fazla olacaktır. Gökteki kuşlar, karadaki hayvanlar, denizdeki balıklar bunun için (afvet bu kulunu diye) istiğfar ederler. Bizim dinimizin iki esası vardır; biri öğrenmek diğeri öğretmekdir. Dinimizin en büyük düşmanı cehalettir. Onun için nerede ilim varsa din oradadır, nerede din varsa ilim oradadır. İlimsiz din olmaz. Onun için ilim öğrenmek çok büyük ibadettir, çok büyük sevabtır. Herhangi bir insana bir iyilik etmek, gökten lamba olarak yere inse, bu iyilikten hasıl olan nur o kadar parlaktır ki; Güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet ile bir insanın hidayetine sebeb olunursa kıymeti hiç ölçülemez.
-devamı var-