-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-273-
1929 senesi, daha onsekiz yaşında idim. Yedi sene devamlı gitdim. Ba’zan sabah nemâzında giderdim, yatsıya kadar ayrılamazdım. Yemek vakitlerinde, Şakir efendi ile haber gönderir, Hilmiyi çağırın derdi. Masada tam karşısına otururdum. Abdülhakim efendi hazretlerinin yanında dünyayı unuturdum, yanından ayrılamazdım, sohbetinden çıkınca, dışarıda dünyayı yeniden görüyor gibi olurdum. Ne tatlı günlerdi. Allah onların sevgisinden ayırmasın bizi. Zaten onlar bir insanı severse, o da onu severmiş. Bizim ev Fâtih’de idi. Eyyûbsultân’dan vapurla köprüye gideceğim. Köprüden tramvayla Fâtihe gideceğim. Son vapuru beklerdim. Bakardım, “Son vapurun kalkmasına yarım saat var” derdim, “5-10 dakika daha oturayım” diye düşünürdüm, ayrılamazdım. Bir de bakardım, 10 dakika var. “Koşa koşa inerim yokuş aşağı, 5 dakikada giderim” diye düşünürdüm. “5 dakika daha otursam kârdır” derdim. Bir de bakardım 5 dakika var, “kalkmıyacağım ne olursa olsun” derdim. İskeleye gidince bakardım ki, vapur kalkmış, yarım sâat, bir sâat olmuş. Yürüyerek Fâtih’e giderdim. 5-10 dakika diyerek , vapuru kaçırırdım, başka vasıta da yoktu. Gece yürüyerek giderdim. Mübârek, bana arabcayı, farscayı öğretdi. Her gidişimde Mevlana Hâlid efendimizin dîvanını okuturdu bendenize. Kelime kelime anlatırdı. Başından sonuna kadar hatm etdik.
-273-
1929 senesi, daha onsekiz yaşında idim. Yedi sene devamlı gitdim. Ba’zan sabah nemâzında giderdim, yatsıya kadar ayrılamazdım. Yemek vakitlerinde, Şakir efendi ile haber gönderir, Hilmiyi çağırın derdi. Masada tam karşısına otururdum. Abdülhakim efendi hazretlerinin yanında dünyayı unuturdum, yanından ayrılamazdım, sohbetinden çıkınca, dışarıda dünyayı yeniden görüyor gibi olurdum. Ne tatlı günlerdi. Allah onların sevgisinden ayırmasın bizi. Zaten onlar bir insanı severse, o da onu severmiş. Bizim ev Fâtih’de idi. Eyyûbsultân’dan vapurla köprüye gideceğim. Köprüden tramvayla Fâtihe gideceğim. Son vapuru beklerdim. Bakardım, “Son vapurun kalkmasına yarım saat var” derdim, “5-10 dakika daha oturayım” diye düşünürdüm, ayrılamazdım. Bir de bakardım, 10 dakika var. “Koşa koşa inerim yokuş aşağı, 5 dakikada giderim” diye düşünürdüm. “5 dakika daha otursam kârdır” derdim. Bir de bakardım 5 dakika var, “kalkmıyacağım ne olursa olsun” derdim. İskeleye gidince bakardım ki, vapur kalkmış, yarım sâat, bir sâat olmuş. Yürüyerek Fâtih’e giderdim. 5-10 dakika diyerek , vapuru kaçırırdım, başka vasıta da yoktu. Gece yürüyerek giderdim. Mübârek, bana arabcayı, farscayı öğretdi. Her gidişimde Mevlana Hâlid efendimizin dîvanını okuturdu bendenize. Kelime kelime anlatırdı. Başından sonuna kadar hatm etdik.
-devamı var-