-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-551–
-551–
Bir gün Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Eshâb-ı kirâmı ile Câmide oturuyorlardı. Hasen ile Hüseyn de, birisi yedi yaşında, birisi dokuz yaşında, Câminin bir köşesinde, birbirleri ile güreşiyorlar, birbirlerini kovalıyorlar, oynayıp duruyorlar. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem onları çok sevdiği için hiç sesini çıkarmazdı. O sırada ansızın Dıhye geldi. Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem yanına oturdu. Hasen ile Hüseyn, uzakdan Dıhyeyi görünce oyunu, güreşi bıraktılar, doğru Dıhyenin kucağına geldiler. Birisi boynuna sarılıyor, birisi ceplerini karışdırıyor “acaba bize ne getirdi” diye. Halbuki o gelen, Cebrâil aleyhisselâm idi. Ekseriya Dıhye şeklinde geliyordu. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Hasen ve Hüseynin ya’nî torunlarının bir meleğe karşı böyle, ceplerini karışdırmasını, kucağına çıkmasını biraz ayıp gördü ve dedi ki: “Kardeşim Cebrâil, bu benim torunlarımı sen bu halleriyle ayıplama, bunları terbiyesiz, görgüsüz zannetme. Benim Eshâbımdan Dıhye ismli birisi vardır. O Şamdan gelince ara-sıra bana uğrar, torunlarıma da bazen hediyye getirir. Bunlar Dıhye geldi zannetdiler. Seni Dıhyeye benzetdiler, onun için bu halde bulunuyorlar. Yoksa onlar terbiyesiz, görgüsüz değillerdir” dedi. Cebrâil aleyhisselâm bunu işitince üzüldü. Kendisi mahcûb oldu. “Eyvah, çocuklar benden bir şey bekliyor. Ben şimdi çocukların ikisine nasıl bir şey verebilirim? Bu çocukları memnun etmek için hediyye vermek lâzım” dedi, kendi kendine böyle düşündü. Hemen elini uzattı, Cennet bahçesinden bir salkım üzüm kopardı, Hazret-i Hasene verdi. Tekrar elini uzattı, Cennet bahçesinden bir nar kopardı, Hazret-i Hüseyne verdi. Çocuklar üzümle narı alınca koşa koşa Câmide oynadıkları yere gitdiler ve orada yemeğe başladılar. Tam üzümü ve narı yemeğe başlayacakları zemân, Câmi kapısına bir ihtiyar geldi. Sakalları ağarmış, üstü başı toprak içinde, yürüyecek hali yok, benzi sararmış; “Kaç gündür hastayım, yaşlıyım, açım, hiç bir şey yemedim, açlıkdan ölmek üzereyim, Allah rızası için yiyecek bir şey veren yok mu?” dedi. Çocuklardaki asâlete bakın, çocuklardaki terbiyeye bakın; üzümle narı tam yiyecekleri zemân, ihtiyarı görünce Hazret-i Hasen ve Hüseyn, üzümü ve narı koşa koşa götürdüler, tam ihtiyara verecekleri zemân Cebrâil aleyhisselâm bunları görünce yerinden fırladı. “Defol, seni gidi hain” dedi. “Hain şeytan, benim Cennet bahçesinden bunları kopardığımı görünce, ihtiyar şekline girdi, fukara şekline girdi ki, Cennet narını yemek için, Cennet üzümünü yemek için hile yapıyordu. Halbuki Allahü teâlâ, ona Cennet ni’metlerini haram etmişdir. Vermeyin” dedi. Ve şeytan da o anda kayboldu.
-devamı var-