– Ramazân-ı şerîfin son on gününde buyurdu ki: “Bu gün son derece güzel bir hâl zâhir oldu. Yatağımda uzanmış yatıyordum. Gözlerimi kapamıştım. Yatağımın üzerine bir başkasının gelip oturduğunu hissettim. Bir de ne göreyim, evvelkilerin ve sonrakilerin seyyidi, efendisi Peygamberimizdir “sallallahü aleyhi ve sellem”. Buyurdu ki: “Senin için icâzet yazmağa geldim. Hiç kimseye böyle bir icâzet yazmadım.” Gördüm ki, o icâzetnâmenin metninde bu dünyâya âit büyük lütuflar yazılı idi. Arkasında da öbür dünyâya âit, çok inâyetler yazmışlardı.” İmâm-ı Rabbânî hazretleri “kuddise sirruh” bu husûsu, “Mektûbât“ının üçüncü cild, 106’ncı mektûbunda uzun bildirmektedir.
– Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” İmâm-ı Rabbânî hazretlerine, yârın kıyâmet günü binlerce insanı senin şefâatin ile affederler müjdesini verdi.
– Hazret-i İmâm Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yedi derecesine mutâbe’at, ya’nî uymak nûrları ve bereketleri ile şereflendi.
– İmâm-ı Rabbânî hazretleri “kuddise sirruh” buyurdu ki: “Erkeklerden ve kadınlardan vasıtalı ve vasıtasız olarak bizim yolumuza girmiş olanları ve girecekleri bana gösterdiler. İsimlerini, soylarını, doğum zamanlarını ve memleketlerini bize bildirdiler. İstersem hepsini tek tek sayabilirim. Hepsini bana bağışladılar.”
– Buyurdu ki: “Hindistan’da peygamberler geldiğini bildirdiler (aleyhimüsselâm). Ba’zılarına üç, ba’zılarına iki, ba’zılarına bir kişi imân etti.” Bu memlekette bulunan, bu peygamberlerin ba’zılarının mübârek mezarlarını da İmâm-ı Rabbânî hazretlerine gösterdiler ve onların nûrlarını müşâhede eylediler.
– Buyurdu ki: “Birgün amellerimdeki kusuru görme hâli beni kapladı. Büyük bir pişmanlık ve kırıklık içinde iken “Allahü teâlâ için tevâzu göstereni, Allahü teâlâ yükseltir” hadîs-i şerîfi gereğince, şöyle bir nidâ geldi: “Seni ve kıyâmete kadar seninle vâsıtalı ve vâsıtasız olarak tevessül, vesîle edenleri mağfiret eyledim.”
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi