Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin “kuddise sirruh” şefkati ve merhameti o kadar çok idi ki, bir defâsında Lâhor şehrinde kıtlık vâki olup, yaşamak güçleşmişti. O günlerde o da, Lâhor’da bulunuyordu. Hattâ birkaç gün yemek bile yemedi. Her ne zaman huzûrlarına yemek getirseler; “İnsanlar, sokaklarda açlıktan can verirken, bizim yememiz insafa sığmaz” derdi. Getirilen yemeklerin hepsini açlara dağıtırdı. Lâhor’dan Delhi’ye giderken çok defâ, daha bir-iki kilometre yol almadan, yaya yürüyen bir zavallıyı görür, hayvandan inip, onu bindirir, kendisi yaya yürürdü. Hattâ tanıdıklarından biri bu yaptığını görerek; “Kendisi yaya gidiyor” demesin diye, tevâzu’undan sarığını başına iyice geçirerek kendisini belli etmezdi. Şehre yaklaşınca hâllerini gizlemek niyetiyle, tekrar hayvana binerdi. Şefkati ve acıması o kadar çoktu ki, hayvanlara bile şâmildi.
Derler ki: “Bir gece teheccüde kalkmıştı. Bir kedi gelip yorganının üzerinde uyumuştu. Sabaha kadar sıkıntı ve mihnetlere katlanıp kediyi uyandırmadı. Eğer kendisinden bir hârika, bir kerâmet zuhur etseydi, Allahü teâlânın mahlûkâtına olan aşırı şefkatinden, acımasından dolayı olurdu.”
Delhi şehrindeki fazîletli zâtlardan biri, muradının hâsıl olması için ahdetmişti. Ya’nî evliyâlık hâllerinin hâsıl olması için ne yapmak lazımsa hepsini göze almıştı. Bunun için her tarafa başvurdu. Senelerce dolaştı, fakat kalb gözü açılmadı. Maksadına ulaşması için edilen duâlardan bir te’sîr görmedi. Arayış içinde olan bu fazîletli zât, Muhammed Bâkî-billah’ın “kuddise sirruh” hâlini ve kemâlini, tasavvuftaki üstün derecesini duymuştu. Birgün hâlini ona arzetmeye karar verip, birgün Muhammed Bâkî-billah at üzerinde giderken yanına yaklaştı. Atının dizginlerini tutup, büyük ve içli bir yalvarma ile vaziyetini arzetti. Ve meşakkatinin son bulmasını istedi. Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh” ona merhamet ederek atından indi ve onu şefkatle kucakladı. Kuvvetlice boynuna sarılıp sıktı. “Allahü teâlâ senin kalb gözünü açsın” dedi. O anda teveccüh için yalvaran kimse kalb gözünün açıldığını müşâhede etti. Muhammed Bâkî-billah’ın teveccühü ile kalb gözü açıldı.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi