Seyyid Emîr Gilâl “rahmetullahi aleyh” hazretleri buyurdular ki;
Dünyâda iken günâhlara pişmân olup, kulluk vazîfesini yaparak, âhıreti kazanmak lâzımdır. İşte, bütün işin asılı budur. Sevgi ve muhabbet; Allahü teâlâ’nın rızâsını aramak ve kötü işleri terk etmek, ahde vefâ göstermek, emânete ihânet etmemek, kendi kusûrlarını görüp, amelleri ile övünmemek, amellerini görmemek, dâimâ Allahü teâlâ’yı zikr etmekle meşgûl olmaktır.
Hiçbir işe, Allahü teâlâ’nın ismini söylemeden (Besmelesiz) başlamayınız ki, ahrette yaptığınız o işten dolayı utanmayasınız. Bu bakımdan, bir şeye başlarken, önce Besmele çekiniz, sonra işe başlayınız.
Allahü teâlâ’nın emirlerine itâat ediniz. Nerede olursanız olun, ilim öğrenmekten ve amel etmekten uzak kalmayınız. Her ne olursa olsun, karşınıza her ne güçlük çıkarsa çıksın, ilmi ve ameli asla terk etmeyiniz.
Emir-i mârûf ve nehy-i münker, iyilikleri emir edip, kötülüklerden sakındırmak vazîfesini yerine getiriniz. Dînin yasak ettiği şeylerden, dîne uygun olmayan işlerden ve bid’atlerden sakınınız. Âyet-i kerîme’de meâlen buyruldu ki: (Ey îmân edenler! Kendinizi ve evlerinizde ve emrinizde olanları ateşten (Cehennemden) koruyunuz ki, onun yakacağı, insanlar ve taşlardır…) (Tahrim sûresi:6). Ahirette bunlardan olmamak için çok korkup, sakınınız!
İşlerinizi, dînimizin emirlerine uygun yapınız. Bir iş yapacağınız zamân, bakınız, dînin emirlerine uygun ise, onu kabûl edip, yapınız. Uymuyorsa, vazgeçiniz. Bütün işlerin başı, dînin emirlerine yapışmaktır ve Allahü teâlâ’nın koyduğu hudutları aşmamaktır. Akıllı kimse, kendi hâlini düşünür. İnsanlar ile kendi arasındaki hudûda, hakka riâyet eder. Bunu gözetmeyenler için verilecek cezâyı bildiren nice âyet-i kerîmeler nâzil olmuştur. Her zamân ve her yerde, bakarken, konuşurken, dinlerken, gelirken, yerken ve içerken, Allahü teâlâ’ya ve insanlara karşı uyulması gereken bir hudut vardır.
Fırsatı ganîmet biliniz. Yaptığınız işleri kurtuluşunuza vesîle olacak şekilde yapınız. Helâl rızk kazanmak için çalışınız. Kâfî miktârda kazanıp, isrâf ve cimrilik etmeyiniz. Nafakanızda dînimizin emrine uygun olarak davranınız. [Hak yol birdir. Sapık, bozuk yollar ise çoktur. Hattâ sonsuzdur. Doğru yola kavuştuktan sonra, orada kalmak, oradan hiç çıkmamak çok zordur.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi