Allahü teâlânın var olduğu ve sıfatları ve kıyâmetde olacak şeyler, tekrâr dirilmek, îmânın esâslarındandır.
Hiçbir dîne inanmıyanlardan bir kısmı da, fen adamı görünerek bozuk düşüncelerini, fen perdesi altında, etrâfa saçıyor. Meselâ (Bütün canlıların yapı taşı olan hücre, milyonlarca sene evvel, denizlerde, tesâdüfen kendi kendine meydâna gelip, zemânla küçük deniz nebâtları ve hayvanları ve sonra karadakiler meydâna gelmiş, en son insan hâline dönmüşdür) gibi şeyler söylüyorlar. Böylece, Âdem aleyhisselâmın toprakdan yaratılmadığını, Kur’ân-ı kerîmin ve mukaddes kitâbların, hâşâ, hikâye olduklarını, ilk canlı maddeyi vücûde getiren büyük bir kudretin varlığına inanmanın fenne uymıyacağını anlatıyorlar. Böyle kâfirlere(Dehrî) denir. Bunlardan müslimân görünenlere (Zındık) ve (Fen yobazı) denir…
Îmânı gideren; herhangi bir hâdisenin kendi kendine olduğuna inanmak ve hayvanların, tek hücrelilerden, yüksek yapılılara doğru, birbirlerine ve nihâyet insana döndüğünü söylemekdir ki, fen bunu göstermiyor ve fen adamları böyle söylemiyor…
Herşeyin yokdan yaratılmış olduğu, Âdem aleyhisselâmın çamurdan yapılan bedeninin, et ve kemiğe dönüp canlanması, Allahü teâlânın var olduğu ve sıfatları ve kıyâmetde olacak şeyler, tekrâr dirilmek, îmânın esâslarındandır. Bunlara uymıyan, bunlara olan îmânı bozacak sözlere inanılmaz. Fen adamı, bunlara uymıyan söz söylemez. Çünki bunlar, fenne uymıyan şeyler değildir. Herkesi bunlara inandırmak ve aksini söyliyenleri red etmek lâzımdır.
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye