Günâhda kul hakkı da varsa, buna tevbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla halâllaşmak, ona iyilik ve düâ etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona düâ, istigfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, mal ve cinâyet mikdârı parayı fakîrlere, miskînlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine ve eziyyet yapılana niyyet etmelidir. Alî “radıyallahü anh” buyuruyor ki, Ebû Bekr “radıyallahü anh” doğru sözlüdür. Ondan işitdim ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Günâh işliyen biri, pişmân olur, abdest alıp nemâz kılar ve günâhı için istigfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette afv eder. Çünki, Allahü teâlâ, Nisâ sûresi yüzdokuzuncu âyetinde: Biri günâh işler veyâ kendine zulm eder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istigfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve afv ve magfiret edici bulur, buyurmakdadır) dedi. Bir hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, bir günâh işler, sonra pişmân olursa, bu pişmânlığı, günâhına keffâret olur. Ya’nî, afvına sebeb olur) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, (Günâhı olan kimse, istigfâr eder ve tevbe eder, sonra bu günâhı tekrâr yapar, sonra yine istigfâr söyler, tevbe eder. Üçüncüye yine yapar ve yine tevbe ederse, dördüncü olarak yapınca, büyük günâh yazılır) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, (Müsevvifler helâk oldu) buyurdu. Ya’nî, ileride tevbe ederim diyenler, tevbeyi gecikdirenler ziyân etdi.
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye