Eski ümmetlerden birinde, bütün ömrünü dağda ibadet etmekle geçiren bir âbid, bir gece rüya görür. Rüyasında bir melek der ki:, “Şehirdeki filan ayakkabıcı, Allahü tealanın seçtiği, duası makbul kullarındandır. Ona git, sana dua etsin”. Uyanınca hemen şehre iner ve o ayakkabıcıyı bulur. Ona, hangi ibadetleri yaptığını sorar. Âbid, “Ailemin geçimini temin için ayakkabı tamirciliği yapıyorum. İhtiyaçlarımı karşıladıktan sonra artan parayı da fakirlere dağıtıyorum” der. Âbid düşünür ki; “Ben ondan daha fazla ibadet ediyorum. Bunun duasından ne olacak” der ve dua istemeden tekrar dağa döner ve ibadetlerine devam eder. O gece yine aynı rüyayı görür. Aynı melek bu sefer ona: “O ayakkabıcıya git ve yüzünün niçin sarardığını sor” der. Âbid tekrar o ayakkabıcıya gider ve niçin yüzünün sararmış olduğunu sorar. Ayakkabıcı: “Kimi görsem, bu kurtulacak da ben helak olacağım derim. Kurtulmam için herkesin duasına muhtaç olduğuma inanırım. İşte bu yüzden yüzüm sararmıştır” der. Âbid bunları duyunca, düşündüklerine tevbe eder ve ayakkabıcının tevazusu sebebiyle Allahü tealanın en sevdiği kullarından olduğunu anlar.