Konya Emîri Muinüddin Süleyman, Mevlâna Celâleddin-i Rûmi hazretlerini sever ve sık sık sohbetinde bulunmaya gayret ederdi. Mevlâna hazretleri de, bir ihtiyaç için kendisine gelenleri, Muinüddin Süleyman’a bir mektup ile beraber gönderir, o da gelen mektupları okuyup öptükten sonra, başına koyar, ihtiyaçlarını karşılardı. Muinüddin Süleyman, Mevlâna Celâleddin-i Rûmi hazretlerinin yazdığı, 147 mektubu topladı ve “Mektubat-ı Mevleviyye” adını verdi. Bir defasında Mevlâna hazretleri, ona yazdığı mektubun sonunda şöyle diyordu:
“Duamızı, senamızı getiren bu zat, kapınıza kulluk için gelmekde, bu mektubu getirmeyi de ihsanınıza bir vesile kılmakdadır. İhtiyaç sahipleri, bir ümide kapılarak kerem kapınıza yüz tutuyorlar; hatırınıza apaçıktır ki, dünya devleti, dünya malı, ekin ekmek, tohum saçmak içindir. Bu ömür ve devleti, tohum ekmek için vermişlerdi, saklamak için değil. Ekmek için verilen tohumu az verirler. Uygun toprağa ekilirse bire yediyüz başak verir. Ümid ederiz ki bu gelen kişi de, kapınızdan şükrederek döner. Sizin kabul edişinizi, yardımda bulunuşunuzu, akrânına karşı övünme, nazlanma silâhı olarak kullanır. O kerem gölgesinin kapısından nasıl döndün diye sordukları zaman, o yardımınız, onun dili haline gelir. Allahü teala akıbetinizi hayırlı eylesin. Bu duamızı da Sevgili Peygamberi “aleyhissalatü vesselam” hürmetine kabul buyursun. Amin” .