Alî Râmitenî hazretleri “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki;
(Allahü teâlâ, mümin bir kulunun gönlüne bir gecede üçyüz altmış defa nazar eder,) sözünün manâsı şudur: Kalbin, vücûda açılan üçyüz altmış penceresi vardır. Gönül, Allahü teâlâ’nın zikriyle kaynayıp coşunca, Allahü teâlâ o kalbe nazar eder. Bu nazar ile kalbe doğan feyizler ve nûrlar, bu üçyüz altmış koldan bütün vücûda yayılır. Böyle nûrların ve feyizlerin yayıldığı bir uzuv, kendi hâline göre zevkle ibâdet eder, yapılan tâ’at ve ibâdetlerden lezzet alınır.
Talebenin, maksadına kavuşması için çok çalışması, nefsini terbiye etmek için çok uğraşması lâzımdır. Fakat bir yol vardır ki, nefsi itmînâna kavuşturup, rûhu kısa zamânda yüksek derecelere ulaştırır. O da; Allahü teâlâ’nın sevgili kullarından birinin gönlünü kazanmaktır. Zîrâ, onların kalbi, Allahü teâlâ’nın nazar ettiği yerdir.
İki hâlde kendinizi sakının: Söz söylerken ve yemek yerken.
Talebenin, maksadına kavuşması için çok çalışması, nefsini terbiye etmek için çok uğraşması lâzımdır. Fakat bir yol vardır ki, nefsi itmînâna kavuşturup, rûhu kısa zamânda yüksek derecelere ulaştırır. O da; Allahü teâlâ’nın sevgili kullarından birinin gönlünü kazanmaktır. Zîrâ, onların kalbi, Allahü teâlâ’nın nazar ettiği yerdir.
İki hâlde kendinizi sakının: Söz söylerken ve yemek yerken.