Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” hazretleri buyurdular ki;
Mümin, tabîbi yanında olan hastaya benzer. Tabîbi, ona yarayan ve yaramayanı bilir. Hasta kendine zararlı bir şey isterse, mâni’ olur ve o şeyi alırsan ölürsün der. Müminin hâli budur. O birçok şeyleri arzûlar, ama tâ ölünceye kadar Allahü teâlâ mâni’ olur. Sonra Cennete gider.
Şaşılır şu kimseye ki, dünyâya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler ama, bilinmez ki, Rabbi ondan râzı mıdır, yoksa değil midir?
Üç şey beni hayrete düşürdü. Bunlar:
1-Ölüm kendisini yakalamak üzere olduğu hâlde, dünyâlık peşinde olan kimselerin hâli.
2-Kendisi gaflete dalıp, kendini unuttuğu hâlde unutulmamış olup, hesâba çekilecek olan kimselerin hâli.
3-Rabbinin kendinden râzı olup, olmadığını bilemediği hâlde, ağız dolusu gülen kimselerin hâli.
Şaşılır şu kimseye ki, dünyâya hırsla sarılır, ama ölüm onu aramaktadır. Unutmuş ama unutulmuş değildir. Güler ama, bilinmez ki, Rabbi ondan râzı mıdır, yoksa değil midir?
Üç şey beni hayrete düşürdü. Bunlar:
1-Ölüm kendisini yakalamak üzere olduğu hâlde, dünyâlık peşinde olan kimselerin hâli.
2-Kendisi gaflete dalıp, kendini unuttuğu hâlde unutulmamış olup, hesâba çekilecek olan kimselerin hâli.
3-Rabbinin kendinden râzı olup, olmadığını bilemediği hâlde, ağız dolusu gülen kimselerin hâli.