Mahmûd Sâminî hazretleri (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki;
Tasavvufda yol bir arı kovanına benzetilmiştir. Arı gibi gâyet muntazam çalışmak ve arı gibi bal yapmak, karıncalar gibi kanâatkâr olmak lâzımdır. Bal yapmak idrâkine eriştiğinde, bu şifâlı baldan müslüman kardeşlerine tattırmak elzemdir. Çalışanlar tadını alır. Çalışmayanları da çalıştırmak rehberin vazîfesidir. Mahlûkâtın yaratılışındaki güzellikte, ilâhî hikmetler var. Bunlar sırlarla doludur. Velîler iğnenin ufacık deliğinden Hindistan’ı seyrederler. Bu hâl ise, âlem-i misâlin altında bir hâldir. Âlem-i misâl bunun üstündedir. Resûl-i ekrem efendimizden nûrlarını alırlar ve ondan sonra vahdet sarayının ezelî ve ebedî varlığında erirler. Benliklerinden sıyrılırlar. Sırr-ı Sübhânda, mazhâr-ı lutfa ererler”
Bir şeyhde üç şeye dikkat ediniz.
1- Kendine dünyâlık verildiğinde, hoşuna gider mi?
2- Sünnetlerle amel ediyor mu? Sünnetlere ne derece uyuyor.
3- En çok neyi seviyor. Eğer dünyalıktan hoşlanıyor, sünnete ittiba etmiyor, dünyâdan bahsedip, âhiretten ve Allah’dan konuşmuyorsa, işinize yaramaz, ondan uzak olunuz.