Şeyh Hubeyşî hazretleri “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki:
Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey nasîb eder. Birincisi, sevdiği bir kulunu, mesela bir İslâm âlimini, bir evliyâ zâtı, bir Allah adamını tanıtır ona. İkincisi, Ona hayırlı bir iş nasîb eder. Yâni o kimse, o Allah adamından dînini doğru olarak öğrenir ve bu öğrendiklerini eşine dostuna ve sözünün geçtiği kimselere öğretir. İnsanların dinlerine ve dünyalarına hizmet eder. Daha çok severse, ona derd-ü belâ verir. Sıkıntı gönderir.
Müslüman, çok kıymetlidir. Dünyâya bedeldir o. Müslümanın yüzüne bakmak ibâdettir. Müminin yüzüne sevgiyle bakana, cenâb-ı Hak “yüz umre sevabı” verir. Çünkü Müslüman, Allahın dostudur. Hâlis Müslümana, gökteki melekler bile imrenerek bakarlar.
Haram yeme ve haram konuşma evlâdım. Ağzına girene ve ağzından çıkana dikkat et! Bütün iş bundadır. Allahü teâlâ, ancak böyle bir ağızla yapılan duâları kabul eder.