Kur’ân-ı kerîm, Ramezânda indi. Kadr gecesi, bu aydadır. Ramezân-ı şerîfde, iftârı erken yapmak, sahûru geç yapmak sünnetdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bu iki sünneti yapmağa çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahûru gecikdirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeğe ve dolayısı ile herşeye muhtâc olduğunu göstermekdedir. İbâdet etmek de zâten bu demekdir. Hurma ile iftâr etmek sünnetdir. İftâr edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ) düâsını okumak, terâvîh kılmak ve hatm okumak mühim sünnetdir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce müslimân afv olur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytânlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mubârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmağı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmağı, hepimize nasîb eylesin! Âmîn.
[Oruc tutmak güç olan yerlerde, oruc tutanlara ve din düşmanlarının yalanlarına aldanmayıp, oruclarını bozmıyanlara, dahâ çok sevâb verilir. Ramezân-ı şerîf ayı, islâm dîninin nâmûsudur. Âşikâre oruc yiyen, bu aya hurmet etmemiş olur. Bu aya hürmet etmiyen, islâmiyyetin nâmûs perdesini yırtmış olur. Nemâz kılmıyanın da, oruc tutması ve harâmlardan kaçınması lâzımdır. Bunların orucu kabûl olur ve îmânları olduğu anlaşılır.]