HASED – 11
Hased etmek, Allahü teâlânın takdîrini değişdirmez. Boşuna üzülmüş, yorulmuş olur. Kazandığı günâhlar da, cabası olur. Mu’âviye “radıyallahü anh”, oğluna nasîhat olarak, (Hasedden çok sakın! Hasedin zararları sende, düşmanınınkinden dahâ önce ve dahâ çok hâsıl olur) dedi. Süfyân-ı Sevrî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hased etmeyenin zihni açık olur, demişdir. Hiçbir hasedci murâdına kavuşmamışdır. Kimseden hurmet görmemişdir. Hased, sinirleri bozar. Ömrünün azalmasına sebeb olur. Esma’î diyor ki, bir köylüye rastladım. Yüzyirmi yaşında idi. Çok yaşamasının sırrını sordum. (Çünki, hiç hased etmedim) dedi. Ebülleys-i Semerkandî “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Üç kimsenin düâsı kabûl olmaz: Harâm yiyenin, gîbet edenin, hased edenin).
Hased olunanın, dünyâda ve âhıretde, bundan hiç zararı olmaz. Hattâ fâidesi olur. Hased edenin ömrü üzüntü ile geçer. Hased etdiği kimsede ni’metlerin azalmadığını, hattâ artdığını görerek, sinir buhrânları geçirir. Hasedden kurtulmak için, ona hediyye göndermeli, nasîhat vermeli, onu medh etmelidir. Ona karşı tevâdu’ göstermelidir. Onun ni’metinin artmasına düâ etmelidir.