İslâm âlimlerini tanıtmak için, Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî Serhendînin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” (Mektûbât)ından 2-110 [ikinci cild yüzonuncu] mektûbunu terceme ediyoruz:
– dünden devam –
İyi, kötü, herkese, güler yüz göstermeli. [Fitne çıkarmamalı. Düşman kazanmamalıdır. Hâfız-ı Şîrâzînin, dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idâre etmelidir sözüne uymalıdır.] Afv dileyenleri afv etmelidir. Herkese karşı iyi huylu olmalıdır. Kimsenin sözüne karşı gelmemeli. Münâkaşa etmemelidir. Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir. Şeyh Abdüllah Bayal “kuddise sirruh” buyurdu ki, (Tesavvuf, nemâz ve oruc ve geceleri ibâdet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazîfesidir. Tesavvuf, insanları incitmemekdir. Bunu hâsıl eden, vâsıl olmuşdur).
Evliyânın başka insanlardan nasıl ayırd edilebileceğini, Muhammed bin Sâlim “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretlerinden sordular. (Sözlerinin yumuşak olması ve huylarının güzel olması ve yüzünün güler olması ve ihsânının bol olması ve konuşurken i’tirâz etmemesi ve özr dileyenleri afv etmesi ve herkese merhametli olması ile anlaşılır) buyurdu. Ebû Abdüllah Ahmed Makkarî buyurdu ki, (Fütüvvet demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsânda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmakdır).