Sevgili Peygamberimiz buyuruyorlar ki “
Farz ibadetlerden sonra en faziletli amel Müslümanları sevindirecek bir iş yapmaktır.”
İslamiyyete tam uyabilmek ilim, amel ve ihlâsla olur, üçünü ayrı ayrı açıklayalım. İlim; dinimizin emirlerini ve yasaklarını öğrenmektir. Amel; öğrendiklerini tatbik etmektir. İhlâs; bunları yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu üçünü yapan, İslamiyet’e uymuş olur. İlim ve ihlas var fakat o ilimle amel etmiyorsa ne kıymeti olur. Mesela, ilacın hastalığına şifa verdiğini biliyor ama ilacı kullanmıyor, o ilacın ne faydası olur. Amel yoksa ilmin o kimseye faydası olmaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir. “Amelsiz ilim mum gibidir, kendini yakar, insanları aydınlatır.” İlim ve ihlâs var fakat ihlas yoksa yani Allah rızası için değilse, gösteriş içinse yine kıymeti olmaz, ihlaslı olması şarttır. İhlassız amel sahte para gibidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir “Allahü teala ancak ihlâsla yapılan ameli kabul eder.” İhlas ve amel var fakat ilim yoksa, bid’at işler, hurafelere dalar, yaptığı amel işe yaramaz. Onun için amelsiz ilim vebal, ilimsiz amel sapıklıktır, buyurulmuştur. İki hadis-i şerif meali şöyledir: “Allahü teala ilimsiz ameli kabul etmez”, “İlimle az amel faydalı olur, ilimsiz çok amelin kıymeti olmaz.” İslamiyet’e severek uymak için ilmin yanında bir de ihlâs lazımdır. İhlas; işleri, ibadetleri Allahü teala emrettiği için yapmak, başka hiçbir menfaat düşünmemektir. Kalpte ihlâs hasıl olması, kalbin zikretmesiyle yani Allah ismini çok söylemesiyle olur. Dünya düşüncesi hiç kalmazsa kalp kendiliğinden zikretmeye başlar. Şişedeki su boşalınca havanın şişeye kendiliğinden hemen girmesi gibidir. İslamiyet’e uymak kalbi kuvvetlendirdiği gibi nefsi zayıflatır. Bu sebeple nefs kalbin İslamiyet’e uymasını, mürşid-i kâmilin sohbetinde bulunmayı, kitaplarını okumayı istemez…
Yazının tamamının ses dosyasını dinlemek için lütfen tıklayınız efendim...