– dünden devam –
Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, emrlerini ve yasaklarını dünyâda işitmeyen insan kalmasın diye, yalnız Peygamber göndermemiş, ayrıca Kitâbını (kanûnunu) da göndermişdir. Müslimânların kitâbı Kur’ân-ı kerîmdir. Kur’ân-ı kerîm, Peygamberimizden “aleyhisselâm” evvel dünyâya gelen milletlere, Allahü teâlâ tarafından gönderilen kitâblardaki emrleri ve hükmleri de içinde topladığı için, bütün insanlara hitâb eden bir kitâbdır. Ya’nî, Kur’ân-ı kerîm bugünkü dünyâda mevcûd, hıristiyan, yehûdî, mecûsî, vesâire gibi çeşidli dinlere sapmış insanlara da, doğru yolu gösteren bir kitâbdır.
Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın kelâmıdır. Ya’nî, Kur’ân-ı kerîmdeki her söz ve her kelime Allahü teâlâ tarafından, Peygamberimize “aleyhisselâm” bildirilmişdir. Peygamberimize “aleyhisselâm” bu sözler, vahy yoluyla ya’nî, meleklerin büyüklerinden Cebrâîl “aleyhisselâm” vâsıtası ile bildirilmişdir. Cebrâîl “aleyhisselâm” insan şekline girerek bunları Peygamberimize “aleyhisselâm” okumuş ve ezberletmişdir. Peygamberimize “aleyhisselâm” Kur’ân-ı kerîm parça parça (kısm kısm) gelmişdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Allahü teâlânın emrlerini alır almaz, hem kendileri ezberler, hem de kendi yakınlarına ezberletirdi. Vahy kâtiblerine de yazdırırlardı. Sonradan bunlar bir araya toplanarak Kur’ân-ı kerîm meydâna gelmişdir. Dünyânın her tarafındaki bütün Kur’ân-ı kerîmler birbirlerinin aynıdır. Bir kelime, hattâ bir harf bile değişik değildir. Hâlbuki hıristiyanların ellerindeki İncîller birbirlerini tutmuyor ve birbirlerine benzemiyor.
– devamı var –