Mehmed Ma’sum “kuddise sirruh” hazretleri; “Mü’minin en büyük zararı, sevaptan mahrum kalmasıdır. Birisi sizi yemeğe davet etse, oraya sadece karnınızı doyurmak için giderseniz, hiç sevap alamazsınız, kaybedersiniz. Fakat mü’min kardeşimin davetine icabet etmek sünnet diye niyet ederseniz, sevap kazanırsınız” buyuruyor. Onu sevindirmek için ve onun ikram ettiği helal rızkları yeyip Rabbime ibadet edeceğim… gibi başka niyetler de olursa, her niyet için ayrı sevab kazanılır. Velhasıl, bütün bunlar, hep niyete bağlıdır. Mü’minin bütün hayatındaki kayıp veya zarar, niyetli olmak veya niyetsiz olmağa bağlıdır. Yemek veren, niçin verdiğinin hesabını verecektir. Bütün insanları perişan eden, helak eden, iki şey; servet ve şöhrettir. Yapılan herhangi bir iş, şöhret için olursa, büyük felakettir. Ya Rabbi, Senin dinine ve senin kullarına hizmet etmek için diye niyet edilirse seadettir.