Helal lokma, helal rızık, hem kalbe hem bedene şifa verir. Hediye ise mutlak şifadır. Hatta hadis-i şerif var: Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Hediyeleşin, birbirinize karşı olan sevginiz artar. Sevgi o kadar mühimdir ki, bu kainatın yaratılmasına, sevgi sebep olmuştur. Eğer Allahü teala cenab-ı Peygamberi ‘aleyhissalatü vesselam’ sevmeseydi, Ona Habibim demeseydi, bu kainatı yaratmazdı. Ey Habibim, sen olmasaydın hiçbirşeyi yaratmazdım, buyuruyor. Abdülhakim efendi hazretleri buyuruyorlar ki; Bütün peygamberler Allahü tealaya âşıktır, Allahü teala da Peygamberimize âşıktır. Sevgide akıl durur. Cenab-ı Peygamberi kıranlar, Onu üzenler, nasıl hesap verebilecekler? Halbuki Allahü teala, Cennetini nasip edeceği bütün kullarının Cennete girmesi için, tek kapıyı açık bırakmıştır: O da hazret-i Peygamberin ‘aleyhissalatü vesselam’ kalbidir. Onun Peygamberliğini kabul etmeyen, Onu razı etmeyen, Cennete giremez. Onun vârisleri var, vârislerinin de kalbine dikkat etmek lazımdır ki, kalbden kalbe muhabbet yolu vardır. Onları inciten, Peygamber efendimizi incitir. Peygamber efendimizin vârisi olan büyüklerin hayatı, üç cümle ile özetlenebilir: “Okumak, okutmak, tatbik etmek”. Yâni öğrenmek, öğretmek ve öğrendiğini uygulamak. Bir de; talebelerine her zaman nasihat olarak buyurmuşlar ki: “birlik ve beraberliğinizi koruyun, birbirinizi sevin, fitneden sakının”. Fitne, dedikodu, gıybet her zaman bölünmelere, parçalanmalara sebep olur, hiçbir zaman faydalı olmamıştır. Hattâ, gıybet edene sus diyen yüz şehit sevabı alır, buyuruluyor. Hattâ büyükler buyuruyor ki; “Zayıf karakterli insanlar, bu zaaflarını gidermek için, güçlü insanların arasını açmak isterler, birinden diğerine laf taşırlar. Siz onlara kıymet vermeyin ve onları dinlemeyin”.