Eshab-ı kiramdan bir zât buyuruyor ki;
Hazret-i Ömer’in yanında oturuyordum. Medine-i münevverede dehşet bir salgın hastalığı oldu. Bir cenaze geçti. Cenaze geçerken Eshab-ı kiramdan beraber olduklarımız, ya Emir-el Mü’minin, şöyle iyi huyları vardı, böyle iyi huyu vardı, dediler. O hiçbir şey söylemedi, sadece başını önüne eğdi, kesinleşti, dedi. Biraz sonra başka bir cenaze daha geldi. Efendim, şöyle iyi ahlaklıydı, şöyle cömertti, dediler. Yine bir şey demedi, başını önüne eğdi, kesinleşti, buyurdu. Bir cenaze daha geçti, Allah afv etsin, şöyle hasisti, zalimdi, şunu yaptı bunu yaptı, dediler. Kesinleşti, buyurdu. Ya Emir-el Mü’minin, kesinleşti kesinleşti, dediniz, ne kesinleşti, dediler. Buyurdu ki; Ben cenab-ı Peygamberin ‘aleyhissalatü vesselam’ yanındaydım. Mübarek buyurdu ki; Dört mü’min, bir mü’min hakkında, iyi bir müslümandır dese, kesinleşti, o Cennetliktir. Peki ya Resulallah, bunlar üç kişiyse, dedim; kesinleşti, buyurdular. Peki ya Resulallah, iki kişi şahit olsa.. Buyurdular ki; yine kesinleşti. Bir kişi olsa diyemedim, utandım, buyurdu. Dolayısıyla, ölen bir insan için arkasından söylenilenler çok mühimdir. Allahü teala, Müslümanların o kimseyi nasıl bildiğine, nasıl şahitlik yaptığına önem veriyor.