İnsan nasıl yaşarsa, öyle ölür. Nasıl ölürse, öyle diriltilir. Bunu cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurmuştur. İşte, ömrü boyunca dinimize hizmet edenlerin akibetleri ve ahretleri güzel olur. Velhasıl, biz dünyayı terk etmesek bile, dünya bizi terk edecektir. Dünya bizi terk etmese bile, biz onu terk edeceğiz.
Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Bu dünya mel’undur. Yani seni Allahtan ayırır. Bu dünyada Allah için olmayan her şey de mel’undur. Dünyaya kıymet vermeğe değmez! Velhasıl, Allahü teala yarattığı kulunun hem dünyada, hem ahirette, kabirde ve mahşerde, her yerde rahat etmesi için, kendisini hiçbir yerde, hiçbir zaman, çaresiz bırakmamıştır. Evlenirken de, iş kurarken de, yemek yerken de, her zaman her yerde, Onun rızasına uygun yaşamak imkanımız vardır. Çünki bildirmeseydi, sual sormazdı. Ama her şeyi bildirdi. Bildirdiği için de, artık bize düşen, onu öğrenmek, öğrendiklerimizi tatbik etmek, ondan sonra da, onları Allah rızası için yapıp, tarlaya ekmektir. Tarla çok bereketli bir yerdir; ancak Allah için yapılanlar ahirette bire yüz, bire yediyüz verecektir. Ve şimdi fırsat zamanıdır.