Bir odanın her tarafı raf olsa, raflarda binlerce kitap olsa, bir kişi bu kitabların hepsini de okusa, eğer bu doğru bu yanlış diyemiyorsa, bu, âlim değildir. İlimden maksat, bu doğru bu eğri, bu yanlış bu doğru diyebilmektir. Yani hakkı batıldan ayırmaktır. Bunu ancak Ehl-i sünnet âlimi yapar. Yoksa çok ilim sahibi, çok amel sahibi değil… Kendi kendine de değil. Bu, ancak bir mürşidi kâmilin göstermesiyle olur.
Bir mürşid-i kamilin talebeleri bu doğru bu yanlış demeyi bilir. Bu iyi bu kötü demeyi bilir. O halde mürşid-i kamilin talebeleri de âlimdir.
Müslümanların, Allah adamlarının yüzüne bakmak ibadettir, sevaptır.
Bütün kemâlât ve faziletler büyüklerin sohbetindedir. Onların sohbeti ele geçti mi herşey ele geçmiş demektir.
Her şeyin yenisi makbuldür, iki şeyin eskisi makbuldür. Biri muhabbettir. Biri de ahbab.